Nüfusun yarısını oluşturan kadınları diğer yarısı ile eşit konuma getirmenin önemine dikkat çeken Yelkenbiçer, “Kız çocuklarına verilen eğitim çok önemli. Yarınlarımızın daha güçlü olmasını istiyorsak mutlaka kız çocuklarının eğitimine ayrı bir önem vermeliyiz. Cinsiyet eşitliğini sağlamış bir çalışma yaşamının çok daha demokratik, rekabetçi ve başarılı olacağına inanıyoruz. Kadınların gücünü hayatın her alanına eşit yaymalıyız. Unutmayalım ki ancak iki eli çırparsak ses getirebiliriz” ifadelerini kullandı.
Nüfusun yarısının kadınlardan oluştuğunu, buna rağmen Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 34’lerde, kadın yönetici oranının ise yüzde 18’lerde kaldığının altını çizen Yelkenbiçer, “Gelişmiş ülkelerin çoğunluğunda kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 60-80 aralığındayken, OECD ortalaması yüzde 75’lerdeyken, ülkemizde kadının işgücüne katılım oranının ise sadece yüzde 34 civarında bulunması geleceğe vurulan bir kettir. Araştırmalar, kadın istihdamındaki 5 puanlık artışın bile yoksulluğu yüzde 15 azalttığını ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, Türkiye'deki kurumsallaşmış kadın girişimcilerin oranı ise sadece yüzde 1,5'tur. Dolayısıyla ülke olarak en hızlı ilerlemeyi, kadınların iş hayatında olmasıyla ve onların girişimciliğinin desteklenmesiyle sağlamış olacağız. Kısaca Türkiye ekonomisinin çıkış noktası kadın girişimciliğinin artırılmasından geçmektedir. Ekonominin en önemli itici gücünün girişimcilik olduğunu her fırsatta dile getiren ve kadınların ekonomik – sosyal statüsünün yükseltilmesi için birçok çalışma yürüten derneğimiz kadın girişimcilik çalışmalarına her zaman destek vermektedir” diye konuştu.