Bir gün öncesiydi.
Evde ramazanı karşılamak üzere hazırlıklar devam ederken, Real Madrid’in Arda Güler oraya gittiğinden beri maçlarını takip eder durumdaydık.
İspanya neresi, Madrid neresi, Real Madrid ne tarafta diye sorsalar haritada bile yerini zar zor gösteririz ama Arda Güler’in 18 yaşında oraya gitmesiyle İspanyalı, Madridli, Real Madridli olmuştuk.
Ülke olarak futbola olan düşkünlüğümüzün görüntüsünü yurt içinde verdiğimiz kadar, yurt dışında da gösteriyoruz sanırım.
Real Madrid maçlarını tam zamanlı izlediğimiz zamanlar çok nadirdir.
Maç kadrosuna bakıyoruz, Arda Güler yedeklerde, boş verip izlemiyoruz.
Arda Güler’in girme ihtimali hiç yoksa maçın sonucunu dahi merak etmiyoruz.
O kadar futboldan anlıyor, o kadar Arda Güler’i destekliyor ve o kadar da duygusalız yani!
Sessizce otururken, oğlum birden bağırdı, “Baba Ancelotti Arda Güler'i oyuna aldı. Çabuk maçı açalım.”
Maçla ilgili notlara baktım maçın bitmesine 10 dakika var ve Real Madrid 3-0 sıfır önde.
Maçı aldığı neredeyse kesinleşen Real Madrid’in son dakikalarda Arda Güler’i almasının maça ne gibi katkısı olabilir ki diye küskün şekilde maçı açmaya çalıştım.
Küskün şekilde açtığımız için de zaman bir hayli geçti.
Oğlum ise ‘Hadi, hadi’ demekten yoruldu.
Maçla bağlantı kurduk, 1 dakika geçmedi, pozisyon oldu, Arda Güler ceza sahasına girdi ve kaleciyi bir yana yatırdı, oyuncuyu heykel gibi dondurdu ve muhteşem bir gol attı.
Arda Güler, Real Madrid formasıyla ve muhteşem yetenek isteyen, muhteşem futbol zekası isteyen o golünü attı.
Evde ramazana girmeden küçük bir bayram sevinci yaşadık.
Maçı anlatan spikerin bizden pek farklı durumu yoktu, ‘Arda Güler, Arda Güler, altın çocuğumuz Arda Güler’ derken.
Golün muhteşemliğinden vazgeçtim, Real Madrid forması giyen ve oyunda olan bütün oyuncuların bizim genç yeteneğimize, onların genç yetenek oyun arkadaşlarına koşmaları, ona sarılmaları, onu kutlamaları ve hatta ona ‘Sen busun, sen mükemmelsin, sen çok iyisin, sen daha da iyi olacaksın ve biz seninleyiz” mesajı veren sarılmaları ve kutlamaları daha da güzeldi.
Buradan giderken bizim altın çocuğumuz olarak İspanya’ya, Real Madrid’e giden Arda Güler, İspanya’nın ve Real Madrid’in altın çocuğu olduğunu ispatlamıştı.
Daha önce ki yazılarımın birinde de Arda Güler’in gidişini kaleme almıştım.
Gitmesi değil, orada çalışmasının, kendini geliştirmesinin önemini yazmıştım.
Bir çok giden oyuncularımız gibi kendini tüketmeden, kendine daha da çok şey katarak Türkiye’nin, Türk futbolunun, Türk gençlerinin önünü açmasını dileyerek.
Real Madrid Teknik Direktörü Ancelotti de açıklamalarında Arda Güler’in Real Madrid’in geleceğinde çok önemli işler yapacağını ve burada yerinin her zaman olduğunu belirtti.
Biz de öyle tahmin ediyorduk!
Tahmin ettiğimiz gibi de oldu.
Teşekkürler altın gencimiz!
Arda Güler’imiz!