CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, 28.03.2016 tarihinde devletin kanalı TRT’de çocuklar kullanılarak açıkça cihad propagandası içeren “Pusula Doğu” adlı belgesel yayınını kamuoyuna duyurmuş, itirazı meclise taşımış ve RTÜK’e başvuruda bulunmuştu.
Radyo Televizyon Üst Kurulu dün yaptığı toplantıda AKP’li 4 üyenin karşı oyuna rağmen 3 CHP’li 2 MHP’li üyenin 5 oyuyla söz konusu programın 6112 Sayılı Yasa’nın 8. Maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, “Yayınlar şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verdi.
TRT Genel Müdürü ve Tüm Sorumlular Görevden Alınmalı
TRT’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un , yaptığı şikayet başvurusu sonucunda, RTÜK tarafından verilen kararın yürürlüğe girmesini temin etmekle yükümlü olduğunu dile getiren Altıok: "Bakanı, Bakanlar Kurulu’nu görevlerini yapmaya davet ediyorum. TRT Genel Müdürü ve TRT’nin bu şeklide çalışması için talimat verenler hakkında derhal soruşturma açılmalı ve başta Gen Müdür olmak üzere tüm sorumlular görevi kötüye kullanmak gerekçesiyle görevden alınmalı TRT bağımsız ve ilkeli bir yapıya kavuşturulmalıdır" dedi.
Konuya ilişkin Zeynep Altıok TBMM'de yaptığı basın açıklamasında şunlara değindi:
28.03.2016 tarihinde devletin kanalı TRT’de çocuklar kullanılarak açıkça cihad propagandası içeren “Pusula Doğu” adlı belgesel yayınını kamuoyuna duyurmuş, itirazımızı meclise taşımış ve RTÜK’e başvuruda bulunmuştuk.
TRT 1 de 5, 12, 19 Nisan 2015 tarihlerinde ve TRT BELGESEL kanalında ise 27, 28 Mart 2016 tarihlerinde yayınlanan “PUSULA DOĞU” isimli programda Suriye’deki iç savaş konu edilmişti.
Özgür Suriye Ordusu’nu haklı göstererek, Suriye iç politikası üzerinden çocuklar istismar edilerek açıkça canlı bomba olmak özendiriliyor, mezhepçi bir yaklaşımla şiddet ve cihat propagandası yapılıyordu. Yüzleri kanlar içinde yaralı, kolu ve bacağı kopmuş çocukların görüntülerinin yer aldığı belgeselde yaralı çocuklarla yapılan röportajlara da yer verilmişti.
Suriye’de bir kampta yaşayan bir çocukla yapılan söyleşide kendisine yöneltilen “Savaşmak zorunda kalsan ne yapardın?” Sorusuna karşılık çocuğun “Kontrol noktasında kendimi patlatırdım.” yanıtı açıkça canlı bomba olgusunu olumlayan ve meşrulaştıran içerik üzerinden yaptığımız itiraz sonrası söz konusu görüntüleri inceleyen Bağımsız Sinema Merkezi yetkilileri, “belgeseldeki konuşmaların çocuklara ezberletildiği ve uzun bölümlerin de kağıttan okutulduğunun görüntülerden anlaşıldığı” yönünde görüş bildirilmişti.
30 Mart 2016 tarihli şikâyetimiz üzerine RTÜK uzmanları, “Belgeselde konuşanların Türk halkına ve devletine teşekkür edişini” olumlayarak, belgeselde yer alan çocuklara ait görüntü ve açıklamaların “Suriyede yaşanan iç savaşın yıkıcı etkilerini vurgulamak amacıyla kullanıldığı belirtilmiş “savaşın oluşturduğu şartlar ve yaşanmışlıklar göz önüne alındığında pek çok insanda ortaya çıkabilecek bir ruh hali olarak kabul edilmesinin uygun olduğu düşünülmektedir” şeklinde bir değerlendirme ile ihlal olmadığı yönünde rapor düzenlediler.
Canlı bomba dehşetini yaşadığımız bu günlerde uzmanların hazırladığı bu rapor, canlı bomba şiddetini, kin ve nefret üzerinden intikam almayı sıradan bir olay gibi kabul ederek din üzerinden cihadist şiddeti normalleştirmektedir.
Radyo Televizyon Üst Kurulu dün yaptığı toplantıda AKP’li 4 üyenin karşı oyuna rağmen 3 CHP’li 2 MHP’li üyenin 5 oyuyla söz konusu programın 6112 Sayılı Yasa’nın 8. Maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, “Yayınlar şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar vermiştir.
TRT Defalarca RTÜK Tarafından Uyarıldı
TRT daha önce seçim döneminde AKP propagandası yaptığı gerekçesiyle 6112 Sayılı Yasa’nın 8. Maddesinin birinci fıkrası (k) bendinde ifade edilen, “Siyasî partiler ve demokratik gruplar ile ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle RTÜK tarafından defaten uyarılmıştı.
Yine bu kurum TRT WORLD’de Ankara Kızılay patlamasında yayınlanan görüntüler nedeniyle 6112 Sayılı Yasa’nın 8. Maddesinin birinci fıkrası (d) bendinde belirtilen, “Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz. Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunamaz” şeklindeki ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle de uyarılmıştı.
TRT 1 ve TRT AVAZ’da yayınlanan bir ramazan programında, “Namaz kılmayan hayvandır” sözü nedeniyle, 6112 Sayılı Yasa’nın 8. Maddesinin birinci fıkrası (e) bendinde ifade edilen, “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle uyarılmıştı.
Bu ve buna benzer şekilde TRT’nin yanlı yayın yaparak, siyasi otoriteden yana açık tavır aldığı, uyarıları hiçe saydığı, yasayı ihlal ettiği birçok mahkeme kararıyla sabittir.
Devletin Resmi Kanalı TRT'nin İktidarın Propaganda Aracı Gibi Konumlanması Kabul edilemez!
Devletin resmi kanalının bizim vergilerimizle sadece belli bir kesimin görüşlerine yer veren, yanlı yayınlarla siyaset propagandası yaparak TRT yasası, RTÜK yasası, YSK yasaklarını yok sayan anlayışla mevcut iktidarın propaganda aracı gibi konumlanması kabul edilemez. Bu bağlamda TRT’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yaptığımız şikayet başvurusu sonucunda, RTÜK tarafından verilen kararın yürürlüğe girmesini temin etmekle yükümlüdür. Bakanı, Bakanlar Kurulu’nu görevlerini yapmaya davet ediyorum. TRT Genel Müdürü ve TRT’nin bu şeklide çalışması için talimat verenler hakkında derhal soruşturma açılmalı ve başta Gen Müdür olmak üzere tüm sorumlular görevi kötüye kullanmak gerekçesiyle görevden alınmalı TRT bağımsız ve ilkeli bir yapıya kavuşturulmalıdır.