Gelirken haber vermiyor yalnızlık
İçimde onca insan ve içinde kimsesizlik...
Ucu bucağı olmayan koca bir çılgınlık benimki.
Tıpkı aynı ağaçtan yapılan; hem darağacı, hem de bir beşik gibiyim.
Ölümü misafir ederken yüreğim, yine de saçma bir umutla yeni sevinçler doğurmanın peşindeyim.
Direnmek istemesemde, dolaptan çıkartıp giydiğim bembeyaz bir elbiseyle açıyorum kapıyı ve gülümsüyorum hayata.
Bir gün nehir yataklarında bulurlarsa beni
-ki korkuyoruyom
Evet, çok korkuyorum!
Ölümümün sudan değilde, sevdadan olduğu anlaşılacak diye.
İşte o gün gülsün ayrılığın özgün yüzü.
Dört mevsime bölsem de sensizliği, yine de ağır geliyorsun acıma ve sen girdiğin tüm kapıları, geldiğin tüm yolları açık bırak!!!
Açık bırak ki; İçimdeki çoğul halin can verdiğinde " git " diyebileyim sana...
Sen bilmezsin bir gölgeye sarılmanın acısını ve bilmezsin tıpkı gökkuşağında kendine yer arayan siyah gibi, nasıl da hayatında kendime yer aradığımı, nasıl da yorulup nefessiz kaldığımı.
Acını toprağa gömsemde ben, filizlenip büyüdün hep içimde.
Kökün güçlendikçe, ben eriyip bittim senin gözlerinin önünde.
Canın bir türlü canımı sevmedi gitti işte
Bu yüzdendir hücremde yılgın bir aşk
Dalgınlığımda senin adın
Duruşumda ise viran bir kent kalıntıları
Ama yine de sol cebimde hep güneşi taşırım
Anladığım kadarını anlatamadım ya sana,
En çokta buna yanarım!!!