Anne babalar dikkat! Bu belirtileri ihmal etmeyin!

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Çevik, günümüzde anjiyografi yöntemiyle pek çok doğumsal kalp hastalığının tedavi edilebildiğine dikkat çekti.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Çevik, “Kalp içindeki delikler anjiyografi ile kapatılabiliyor, dar olan damarlar açılabiliyor ve kapak fonksiyonları bozulan çocuklarda kapak değiştirilebiliyor. Tüm bu gelişmeler hızla devam ederek çocuk kalp hastalarımızın daha kaliteli ve uzun yaşam sürmelerine olanak sağlıyor. Anjiyografi yöntemi günümüzde gelişen yeni teknolojik gelişmeler sayesinde erken doğan ve kilosu düşük olan prematüre bebekler dahil yenidoğan döneminden itibaren her yaşta tanı ve tedavi amaçlı kullanılabiliyor. Yöntemin başarı şansı yüksek, yan etki olasılığı ise düşüktür.” diyor.

Henüz anne karnında tespit edilebiliyor

Doğumsal kalp hastalıklarında her 3 bebekten 1’ine doğumdan hemen sonra ilk ayda müdahale etmek gerekiyor. Dolayısıyla erken tanı minik kalplerde yaşamsal önem taşıyor! Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Çevik, hamileliğin 18-20. haftalarından itibaren fetal ekokardiyografi adı verilen ultrasonografik yöntemle doğumsal kalp hastalıklarının taranabildiğine dikkat çekerek, “Tanının hamilelikte konulması durumunda doğumun uygun merkezlerde gerçekleştirilmesi ve doğumdan hemen sonra gerekli müdahale yapılabilmesini sağladığı için tedavi başarısını artırıyor. Bu nedenle doğumsal kalp hastalığının mümkünse tanısının doğum öncesi konması ve doğumun bu hastalıklara müdahale edilebilecek donanıma sahip merkezlerde gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor” diyor.

Doğumsal kalp hastalıkları doğum sonrasında da tam ve eksiksiz fizik muayene, şüphelenilmesi durumunda da ekokardiyografi ile teşhis edilebiliyor. Eğer gerek görülürse ilave olarak nadiren anjiyografi ve tomografi tetkiklerinin de uygulanması tanıyı doğrulamak için kullanılabiliyor.

Belirti vermesi yılları bulabiliyor

Doğumsal kalp hastalıklarının birçok alt tipi mevcut ve her bir hastalık kendini farklı sinyallerle belli edebiliyor. Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Çevik, belirti ve bulguların hastalığın şiddeti doğrultusunda bazı çocuklarda yıllar sonra ortaya çıkabildiğine işaret ederek, “Örneğin kalbin odacıkları arasındaki delikler büyüklüklerine göre, farklı zamanlarda farklı bulgularla gelişebiliyorlar. Rutin kontroller sırasında muayenede belirti vermeyen, ancak kalbin rezervleri bittiğinde belirti veren nadir hastalıklar da söz konusu olabiliyor.” diyor.

Bu sinyalleri asla gözden kaçırmayın!

Erken tanı ve tedavi için yenidoğan döneminden itibaren rutin muayenenin periyodik olarak yapılması dışında ailelerin de bazı belirtileri gözden kaçırmamaları büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Ayhan Çevik, çocukluk döneminde yaş aralığına göre değişen belirtileri şöyle sıralıyor:

Yenidoğan döneminde

Emme sırasında çabuk yorulmak

Beslenme zorluğu

Sık nefes alıp vermek

Morarma

Yeterli kilo alımının olmaması

Süt çocukluğu döneminde

Sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirmek,

Büyüme – gelişmenin duraklaması veya olmaması

Aşırı terlemek

Solunum ve kalp hızının normal değerlerin üzerinde olması

Efor gereken motor aktivitelerinde çabuk yorulmak

Dudak ve ağız içinde morarma

Okul çağı döneminde

Spor aktivitelerinde yaşıtlarına göre daha az performans sağlamak

Çabuk yorulmak

Sık akciğer enfeksiyonu geçirmek

Bayılmak veya bayılacak gibi olmak

Efor veya spor aktivitesi ile oluşan göğüs ağrısı

Düzenli takip çok önemli!

Doğumsal kalp hastalıkları; ilaç, anjiyografi ve ameliyat olmak üzere 3 farklı yöntemle tedavi ediliyor. Hangi tedavi seçeneğinin uygulanacağı hastalığın teşhis edilme zamanı, şiddeti ve başka anomalinin de var olup olmadığına göre değişiklikler gösterebiliyor. Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Çevik, ülkemizde son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde doğumsal kalp hastalıklarının büyük bölümünün başarıyla tedavi edildiğine dikkat çekerek, “Bu nedenle, hastalık bulgu vermeden teşhis edilmesine olanak sağlayabildiği için periyodik kontrollerin hamilelikten itibaren yapılması çok önemli. Ayrıca diğer çocukluk çağı hastalıklarında olduğu gibi; çocukların büyüme ve gelişmeleri süresince de takiplerinin düzenli olarak yapılması yaşamsal öneme sahip.” diyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri