Aort anevrizması hayati riske yol açıyor!

Doç. Dr. Ahmet Arnaz “Aort anevrizması, aort damar çapının anormal genişlemesi veya balonlaşmasıdır ve çok ciddi hayati risk yaratabilir." dedi.

Vücuttaki en büyük ana atar damar olan aortun, oksijen bakımından zengin kanı kalpten vücudun tüm bölgelerine taşımayı sağladığını söyleyen Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Arnaz, “Aort anevrizması, aort damar çapının anormal genişlemesi veya balonlaşmasıdır ve çok ciddi hayati risk yaratabilir. Konumuna ve büyüklüğüne bağlı olarak, hayatı tehdit eden iç kanamaya neden olarak yırtılabilir. Bu da hızlıca müdahale edilmediği zaman ölüm riskini getirir. Zamanında tespit edildiğinde genellikle cerrahi veya daha az invaziv tekniklerle onarılabilir” ifadelerini kullandı.

Yılda bir kez kontrol!

Anevrizmanın ölümcül sonuçlara yol açabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Ahmet Arnaz “Genetik, yüksek tansiyon gibi pek çok neden anevrizmaya yol açar. Anevrizma, ancak tehlikeli noktaya gelince bazen belirti verebilir. Genellikle sinsice ilerler, sonrasında aniden patlar ve iç kanamaya, çoğu zaman da ölüme neden olur. O nedenle 60 yaşından sonra herkesin hem kalpte hem de karında bulunan aort damarlarını kontrol ettirmesi gerekir. Basit bir ultrasonla, anevrizma olup olmadığı anlaşılabilir” uyarısında bulundu.

Doç. Dr. Ahmet Arnaz, Ziynet Akbulut’a yaptıkları tetkiklerde aort damarının göğüs içerisinde kıvrım yaptığı yer olan arkus aortadan başlayıp karın içerisindeki bölüme kadar uzanan yaklaşık 7 cm çapında genişleme tespit ettiklerini söylüyor. Bu genişleme beyindeki göz sinirlerine giden damara da baskı yapıyordu. Bu durum Ziynet Akbulut’un göz kapağındaki sinirleri etkilendiğinden göz kapağı düşmüştü ve bu nedenle neredeyse göremez hale gelmişti. Bunun üzerine Akbulut’a iki aşamalı ameliyat planladıklarını belirten Doç. Dr. Ahmet Arnaz şöyle konuşuyor:

“Hastamıza 2 ayrı ameliyat yaptık. Aort damarının göğüs içerisinden beyne doğru dal verdiği arkus kısmı vardır. Bu arkus kısmını değiştirdik. Bunu yapmak için de tanımlanmış bir ameliyat tekniğiyle ile ameliyat sırasında vücut ısısını 24 dereceye düşürdük ve tüm organların kan dolaşımını 45 dakika bir süre ile durdurduk. Bu ilk ameliyatımızdı. 3 ay sonra ikinci ameliyatını yaptık. Bu kez açık bir ameliyat yerine kapalı bir girişim olan TEVAR yöntemini kullandık. Kasık atar damarından katater aracılığıyla girerek aort damarının geri kalan kısmını stentli suni damar ile değiştirdik. Böylece üç ay içerisinde yaptığımız iki farklı ameliyatla hastamızın ana atar damarı olan aort damarının 50-60 cm.lik bölümü yani yüzde 75’i değiştirilmiş oldu.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri