Bu yasaklamanın ilk olmadığını, 2009 yılında Türkiye’de ruhsatlı 450 civarında aktif maddenin 180’den fazlasının 2009-2010 yıllarında yasaklandığını söyleyen Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, o dönemde yasaklananların da büyük kısmının arıları zehirlediğine değindi. “Yeni yasaklanan ürünler Türkiye’de var olan 350 aktif maddenin sadece 4-5 tanesini ilgilendiren ilaçlar. Sayıca daha küçük bir yasak olsa da bu ilaçlar tarımsal üretimde sorun olan zararlı böceklerle mücadelede en çok kullanılan ve en çok satılan ilaçlardır. Türkiye, Avrupa Birliği uyum sürecinde olduğundan AB’nin ilgili komisyonlarının aldığı karara uyarak bu ilaçları yasakladı. Ancak “yasak” kelimesini dikkatli değerlendirmek lazım. Bazı ilaçlar arıların faal olduğu dış alanlarda tamamen yasaklandı ama bazılarının seralarda ve tohum ilacı olarak kullanılmasına halen izin veriliyor ” dedi.
“İlaçların yasaklanması yeterli değil”
Böcek ilaçlarının büyük çoğunluğunun bal veya bombus arıları ya da genel anlamıyla polinatör böceklere zararlı ilaçlar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Durmuşoğlu, “Diğer ilaçlarda sorun yok, sadece bu ilaçlarda sorun var, bunlar yasaklandı. Türkiye’de arı ölümleri bitecek, diye bir beklentiye girmek yanlış olur. Ancak burada önemli olan, bakanlığın da yaptığı gibi en çok riskli görünen ürünlerin yasaklanması veya bazı yerlerde kullanımının kısıtlanmasıdır ki risk azalsın” diye konuştu. Bal arılarındaki ölümün sadece bu ilaçların yasaklanmasıyla bitmeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Durmuşoğlu, “Üretimde yapılan birçok hata var ve bu hataları düzeltmediğimiz sürece bal arılarının ölümlerini durdurmak mümkün değil. Çevremizde pek çok risk var. Bu riskleri düzgün yönetmek ve minimize etmek gerekiyor. Bütün böcek öldürücü ilaçların etiketinde çiçeklenme döneminde kullanılmaması gerektiği yazar. Bu bal arılarının geleceği için çok önemli. Ancak bu ilaçların çiçeklenme döneminde kullanımının yasak olması bir şeyi değiştirmez. Kullanıcı bu yasağa uymayıp yine kullanırsa sonuç değişmez. Bu nedenle arı ölümlerinin sebeplerini doğru araştırmak ve ona göre önlemler almak gerekir. Aslına bakarsanız tarım ilaçlarından kaynaklanan sorunların büyük bir kısmı ilaçların önerildiği gibi kullanılmamasından kaynaklanıyor. Maalesef ki uzman olmayanlar tarım ilaçlarını satabiliyor, kullanabiliyor. Bu da risk analizi yapmayı zorlaştırır ve çevreye zarar verir. Bu nedenle riski yönetebilmek için birtakım bilgiler ışığında tarım ilaçlarının kullanılması gerekiyor” dedi.
“Arılarda davranış bozukluğu yaratıyor”
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nabi Alper Kumral ise ilaçların hedefinin zararlı böcekler olduğunu ve arıların da böcek grubunda olduğu için seçicilik yaratamadıklarını dile getirerek, “ Bir böceği öldürmeye çalışırken diğer böcekler de ölüyor. Sıkıntı da buradan kaynaklanıyor. Kullanılan ilaçlar daha çok sinir zehiri olan ve hayvanları felç ederek öldüren ilaçlar. Bu ilaçlar böceklere uygulandığı için arılara da etki ediyor. Arılar sadece bu yasaklanan ilaçlardan değil diğer bütün pestisitlerden etkileniyor. Sadece bazılarından bazı dönemlerde daha az etkileniyor. Mesela böceklerde hedef alınan ilaçlar arıların gelişme dönemi olan yavru dönemlerinde onları doğrudan etkilemiyor ancak arının korunduğu dönemde kullanılan ilaç, yetişkin arının polenlerinden kovana bulaşarak yavruları da dolaylı bir şekilde etkileyebiliyor. Yine toksik olarak etki göstermese de yapılan araştırmalarda arıların bilinç bulanıklığı yaşayarak daha fazla enerji sarf etmesine veya polen toplama kapasitesinin düşmesi gibi davranış bozukluğuna neden olduğunu gösteriyor” dedi.
Sahadan gelen sorunlar araştırmayı başlatıyor
Doç. Dr. Nabi Alper Kumral, bakanlığın danışma kurullarındaki uzmanların yaptıkları bilimsel araştırmalar sonucu verdiği raporlarla gelişmiş ülkeler, dünyada önde gelen kuruluşların bilimsel kayıtları ve raporları derlenip risk analiz raporu hazırlandığını ve bu rapora göre o ilacın tarımda kullanılıp kullanılmaması kararlaştırıldığını söyledi. Bu sonuca, sahadan gelen sorunun bakanlık tarafından değerlendirilmesi sonucu oluşan çok kapsamlı bir çalışma sonucunda varıldığını ve günümüzde pestisit sektöründe etki mekanizmalarının geliştiğini söyleyen Doç. Dr. Nabi Alper Kumral, “Bu yasaklanan ilaçlar 1970-80’li yıllarda piyasaya sunulan ve daha genel etkileri olan ilaçlar. Ama geliştirilen ilaçlarda seçicilik yaratılmaya çalışılıyor ve tüm böcekleri öldürmek yerine zararlı olanları öldürmek hedefleniyor. Bu ilaçları tercih etmek için de genel etkisi olan ilaçları elemek gerek. Bunlar AB tarafından yeniden değerlendirme süreci sonunda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de genelge ile yasaklanıyor. Bazı ilaçların yasaklanması da 2019 yılında yeniden değerlendirilecek. Eğer AB yasaklarsa Türkiye’de de yasaklanacak. Yasaklanan ilaçların bazılarının da seralarda kullanılması kontrollü oluyor. Yoksa hem dışardan gelen zararlı ilaçlar seraya gelir hem de serada kullanılan ürüne göre kullanımı değişen bombus arılarının yok olmasına neden olabilir” diye konuştu.
“Kullanıcıların yarısı yanlış kullanmanın zararlı olduğunu bilmiyor”
Spesifik ilaçların hem diğer ilaçlara göre daha pahalı olması hem de bulunmasının zor olması daha az kullanılmasına neden olduğunu belirten Doç. Dr. Nabi Alper Kumral, “Bu konuda ülkemizde gelişmeler var ancak gelişmeye ihtiyacımız da var. Ama günümüzde bazı ilaçlar kullanıcılar tarafından yanlış kullanıldığı için yasaklanması isteniyor. Yasaklanması istenen bu ilaçlar, zararlı böceklerin tek ilacı da olabiliyor. Bu, bazı gıdalarda ürün kayıplarının yaşanmasına neden olabiliyor. Üreticinin eğitim düzeyinin düşüklüğü, yaş seviyesinin yüksek olması, ilaçların yanlış kullanılmasına neden oluyor. Bazı araştırmalar gösteriyor ki tarım ilaçlarını kullananların yaklaşık yüzde 50’si kullandığı ilacın çevreye ve insana zarar verdiğini bilmiyor. Biz kendi üniversitemizde yaptığımız sosyal sorumluluk projesiyle öğrencilerimizi 10 kişilik gruplar halinde çiftçileri bilgilendirmek için köylere gönderiyoruz. Bakanlık da operatörlere ilaç kullanabilmeleri için eğitimler verip sertifika veriyor ve sertifikası olmayanın ilaç kullanmasına izin vermiyor” dedi.