Korona virüsüyle ilgili olarak ortaya çıkan aşılarla ilgili tartışmalarda aldı başını gidiyor.
Birileri aşılanmayın diye altta alttan insanlara, güya sağlık açısından uyarıyor mahiyetinde korku veriyor.
Kötü örnekleri sayıyor, kötü sonuçları anlatıyor.
Bunu yapanların bazılarının doktor olması ise oldukça düşündürücü.
Korona virüsü aşısına gelen kadar, çocukluğumuzdan itibaren yapılan o kadar aşının faydasını saymaktan yorulmayanlar, şimdi bu aşının zararı olma ihtimalini saymakla yoruluyorlar.
Aşıyı bütün dünya severek olmasa da çaresizlik içinde kabul etmiş iken, bir sevimsizliğin de böyle yapılması insanlığa ihanettir.
Bunların korku dedikodusuna bakınca, Korona virüsü yayılsın, her gün yüzlerce, binlerce insan ölsün, bütün insanlık birbirine öcü gibi baksın, ekonomiler, psikolojiler, sosyolojiler alt üst olsun daha iyi.
Birileri de sanki kendileri bilim adamıymış gibi, bilimsel çalışmalar yapmış gibi, aşının anketine soyunmuşlar.
Kaç kişi istiyor, kaç kişi istemiyor, kaç kişi korkuyor.
Elinizde var mı bu virüse karşı kullanılabilecek bir tıp sonucu.
Yok!
Elinizde var mı, bu virüse karşı kullanılacak bir kesin ilaç.
Yok!
Elinizde yok ama aklınızda ve çenenizde bir güç var.
Dedikodu gücü, korku gücü, akılarda soru bırakma gücü.
Önümüzdeki aylarda aşı olanlar ve olmayanlar olarak toplum ikiye ayrılacak.
Aşı olanlara ne olur onu bilemiyorum, sadece bilim adamlarının çalışmalarına güveniyorum.
Ama aşı olmayanlara ne olacak onu net biliyorum.
Hastalanacaklar, ateşler içinde kalacaklar, oraları buraları ağrıyacak, nefes almakta güçlük çekecekler ve ölmemeleri için uyutulacaklar.
Ve belki de ölecekler!
Nereden mi biliyorum.
O kadar insanın hastalanıp, ölmesinden.
Yani birilerinin söylemesinden değil!
O eski güzel dünyaya ve hayata kavuşmak için herkes AŞI’ya!
Aşısız beyinler hariç!