İlk yazanlardan değilim, son yazanlardan da olmayacağım kesin.
Seçil Erzan!
Fatih Terim!
Arda Turan!
Emre Belözoğlu!
Selçuk İlhan!
Fernando Muslera!
Fatih Terim ‘Adımı karıştırdılar’ dedi, neden ve nasıl karıştı orası ayrı düşünülmesi gereken durum.
Kim ne kadar para verdi de Seçil Hanımı, o ne kadar paralarını yok etti de olay adliyelik oldu, davalık oldu orasını hiç girmiyorum.
Birilerinin kaç milyon TL para kaptığı veya kaptırdığı emin olun hiç mi, hiç önemli değil!
Sadece mizahi şekilde yaşananlara gülümsüyorum.
Profesörlerin bile çantasında paraları, parkta tanımadığı insanlardan gelen telefonla verdiği bir ülkenin toplumunda yaşıyoruz neticede.
Gülümsememin yanında üzüntüm başka yönde.
Saydığımız futbolcular Türk Futbol Tarihine ve hatta Dünya Futbol Tarihine ismi geçmiş isimler.
Futboldaki başarılarıyla önümüzdeki yıllarda hep konuşulacak isimler.
Ama gel gör ki, kaptırdıkları paralar, içine düştükleri dolandırılmalar sanırım futbollarından daha çok konuşulacak önümüzde yıllar ve yüz yıllarda.
Bir toplum içinde iyi anlamda ünlü olmak kolay, para kazanmak da.
Zor olan hem iyi anlamda ünlü kalmak, hem de paralı kalabilmek.
Bu dolandırıcılık davası bir şekilde biter yargıda.
Seçil Erzan ceza alır veya almaz, birilerinin kaptırdığı paralar ödenir veya ödenmez bunların hepsi gelir ve geçer.
Tarih, futbol dünyasında birilerinin paralarını nasıl kaptırdığını, nasıl dolandırıldığını hep konuşur.
Özellik de futbol dünyası!
Fatih Terim!
Arda Turan!
Emre Belözoğlu!
Selçuk İlhan!
Bunlar futbola katkıları futbolculuktan sonra daha uzun yıllar teknik adamlık rolüyle de devam edebilecek isimler.
Yani bu isimler futbolun içinde öyle veya böyle hep var olup, hep güzellikler katıp, hep kazanacak isimler, di!
Bu olaylar onların futbol camiasında bir süre görünmemelerine ve belki de bir daha hiç görünmemelerine neden olabilecek bir durum yarattı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Sporcunun Zeki, Çevik ve Ahlaklısını severim’ sözündeki zekiliğinin eksikliğin düşünülmesinin bedeli ağır olacaktır.
Sıradan bir dolandırıcılık, sıradan bir davalık konu ama etkisine baktığınızda eskilerin deyimiyle, ‘Atılan ‘Taş’, ürküttüğün kurbağaya değse bari.’
Değmedi, değmezdi de.