ATIŞTIRMALIKLARA KANMAYIN, ÖNCE SAĞLIK

İç Hastalıkları Uzm. Fatih Sökmen, Eylül Karakuş ile Sağlık Köşesine konuk oldu.

İşte o röportaj;

Merhabalar sevgili dostlar. Medya Ege ailesi olarak bir yılın daha sonuna geldik. Siz değerli okuyucularımıza en iyisini sunabilmek için her çıkan yeni dergi sayımızda daha iyisini yapmaya gayret gösterdim. Ve tabii sizlerin beğenileri ile de işimi daima severek yaptım. 2021 yılının Medya Ege Dergisi son sayısını da aynı titizlikle hazırladım.

Değerli Medya Ege okuyucularına sağlıklı günler dileyerek, Eylül Karakuş ile Sağlık Köşesinin kıymetli konuğu İç Hastalıkları Uzm. Fatih SÖKMEN ile yapmış olduğumuz özel röportajı sizlerle paylaşmak istiyorum. Etik değerlerden ödün vermeden hastalarına en doğru tanı ve hızlı tedavi hizmetini sunan Fatih SÖKMEN hastalarının yaşam kaliteleri yükselterek onları sağlıklarına kavuşturmayı hedefliyor. Şimdi siz değerli Medya Ege okuyucularımıza Dr. Fatih SÖKMEN’i kısaca sizlere tanıtmak istiyorum. Hemen ardından kahveleriniz hazırsa sizi çok özel ve samimi bir sohbete davet ediyorum.

İÇ HASTALIKLARI UZMANLIĞI İLE KESİŞEN MESLEK YOLCULUĞU

Fatih SÖKMEN, 1985 Ankara doğumlu olup aslen Gazianteplidir. 2002-2008 yılları arasında Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde tıp eğitimi almış ve sonrasında 2009-2011 yılları arasında Antalya Akdeniz üniversitesinde kalp ve damar cerrahisi bölümünde araştırma görevlisi olarak mesleğine devam etmiştir.

2011-2016 yılları arasında ise İstanbul’da aile hekimi olarak çalışan Dr. Fatih SÖKMEN bu süreler zarfında hem kalp ve damar hastalıklarında hem de 1. Basamak sağlık kuruluşlarına başvuran hastalarında obezitenin birçok hastalığın hem sebebi hem de sonucu olduğunu fark etmesiyle birlikte obezite ilgisini çekmiştir. Çağımızın hastalığı olan ve gizli bir pandemi haline gelen obezitenin bu denli dikkatini çekmesi ve bu konuda çalışmalarını arttırması nedeni ile 2016 yılında başlamış olduğu iç hastalıkları uzmanlık eğitimini 2020 yılında başarı ile tamamlayarak iç hastalıkları uzmanı unvanını almıştır.

Şu an iç hastalıkları uzmanı olarak çalışmakta ve bütüncül tıp yaklaşımları ile beraber özellikle obezite tedavisi ile ilgilenmekte olan değerli doktorumuz Fatih SÖKMEN, evli ve 2 çocuk babasıdır.

İç hastalıkları nedir? İç hastalıkları bölümünü okuyucularımız için biraz açar mısınız?

İç hastalıkları (Dahiliye) aslında benim deyişimle tıbbın giriş kapısı, halkımızın teveccühü ile de her şeyi bilen bölümdür. Tabi bu sevimli ve sempatik yakıştırmaları bir kenara bırakırsak iç hastalıkları uzmanlık dalı; başta sindirim sistemi, boşaltım sistemi, hormonal sistem, solunum sistemi, kan ve dolaşım sistemlerini kapsamlı olarak değerlendirme, hastalıklarını tanıma ve tedavi etme bilgi ve becerisine sahip uzmanlık dalıdır. Ayrıca iç hastalıkları uzmanı vücudun diğer sistemlerini (nörolojik sistem, kas iskelet sistemi vb gibi) ilgilendiren hastalıklar hakkında da bilgi sahibi olup ilgili uzmanlık dalları ile birlikte çalışma disiplinine sahiptir.

Obezite nedir? Türk toplumu obeziteyi ciddiye alıyor mu?

Obezite en basit tanımı ile vücutta aşırı yağ birikimidir. Ortalama vücut ağırlığına göre erkeklerde vücut yağı %15-20 kadınlarda ise %25-30 arasındadır. Vücut kütle indeksi ise ≥ 30 kg/m2 olanlar obez olarak değerlendirilmektedir. Obezite toplum tarafından sadece yağlanma ve ağırlık artışı olarak görülmesine rağmen aslında birçok hastalığın hem sebebi hem de sonucu olabilir. İşte tam da bu noktada devreye hekimlik sanatı girmektedir. Günümüz insanının yaşam tarzının farkında olmaksızın sağlıksız olması, yediğimiz içtiğimiz birçok şeyin aslında çöp olarak nitelendirebileceğimiz besin kalitesinde olması ve bunların vücudumuza getirdiği aşırı yük ise obezitenin en önde gelen sebepleri olarak karşımıza çıkıyor.

OBEZİTE CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR HASTALIKTIR

Türk toplumunun obeziteyi ciddiye alıp almadığına gelecek olursak ne yazık ki içtenlikle evet diyemiyorum. Bizim insanımız maalesef sadece sağlıkta değil hemen hemen tüm konularda işler son noktaya gelmeden önce aksiyon gösterme eğiliminde değiller. Ancak şunu net olarak söyleyebilirim ki obezite değil Türk toplumunu tüm dünya toplumlarını kendisini ciddiye almaya davet ediyor.

Sağlıklı yaşam için hiç şüphesiz ki sağlıklı beslenme önemlidir. Türk mutfağı sağlıklı beslenmeye uygun bir mutfak mı?

Evet aslında “önemli” kelimesi bu konuda yetersiz kalıyor diyebiliriz. Şöyle ki kesinlikle sağlıklı bir yaşamın ilk ve olmazsa olmaz basamağı sağlıklı beslenmedir. Çünkü aslında ne yiyorsak oyuz diyebiliriz. Farkında olsak da olmasak da ağzımıza attığımız her lokmanın tasarrufu sadece biz ağzımıza koyup yutana kadar bizdedir.

Globalleşen dünyada artık ben ülkesel ve yöresel mutfakların kaldığını düşünmüyorum açıkçası. Ancak dünya mutfağının ülkesel yorumları olduğunu düşünüyorum. Mesela Türk mutfağı diyoruz ancak hepimiz kremalı mantar soslu makarna yanında salata ve kolayı mutlaka bir gün akşam yemeği olarak yemişizdir. Acaba bunlar ülkemizin hangi güzide şehrinin yemekleridir? Ya da hepimizin severek yediği pirinç bir Türk kültürü müdür? Tabi ki Türk mutfağından kastımız kuru fasulye yanında da bulgur pilavı ve yoğurt ise (bunları yemeye engel bir hastalığı olmayanlarda) ona diyecek bir şeyimiz yok. Yani aslında dünyanın şu ülkesinin yemekleri çok kötüdür şu ülkesinin yemekleri çok iyidir diyebileceğimiz bir durum söz konusu değil. İşlenmiş, sanayi üretimi olmayan ve mümkünse organik olarak temin edebileceğimiz taze sebze ve meyvelerden, yayılım hayvanları ve serbest gezen çiftlik hayvanlarından temin edilen etlerden yapılan yemekler kabaca mutfağımızın ana unsurları olmalıdır. Bu ürünlerle yapılan Meksika mutfağı da Fransız mutfağı da sağlıklı beslenmeye (prensipte) uygundur.

Kişi hızla kilo alıyor ise ne yapmalı?

Eylül Hanım böyle bir durumda mutlaka bir İç hastalıkları uzmanına muayene olunmalıdır. Çünkü hızla alınan kiloların altında büyük bir oranda dahili hastalıklar yatmaktadır. Bu çok geniş bir skalada olup detaylı tetkik ve inceleme gerektirmektedir. Sonrasında ise doktorunuz sizin için en uygun tedavi ve diyet protokolünü belirleyecektir.

Kilo vermek isteyen insanların yaptıkları en büyük hatalar nelerdir?

Öncelikle benim gördüğüm en büyük hata bu işe bir doktor kontrolünde başlanılmamasıdır. Profesyonel destek alınmaksızın başlanılan bu tür girişimler genelde başarısızlıkla sonuçlanmakta ve kişi bu işe olan inancını dahi yitirebilmektedir. Kilo verme azim, kararlılık ve istikrar gerektiren bir süreçtir. Bu süreci profesyonel yardım ile aşmaya çalışmak ise en doğru olanıdır. Çünkü kişi kendi başına sağdan soldan duyduğu ile bu işi yapmaya kalkışırsa ya başarısız oluyor ya da kilo kaybı konusunda başarı sağlasa dahi beraberinde farkında olmaksızın sağlığını kazanacağına kayıp da edebiliyor. Bu konuda benim önerim mutlaka alanında uzman işinde ehil bir doktordan yardım almadan bu yola girilmemesidir.

Pandemi dönemine herkesin en büyük sıkıntısı evlerde kapanmak ve hareketsiz bir yaşam oldu. Buna bağlı olarak hastalık çeşitleri ve sayıları arttı. Fazla kilo almalar ilk sırada geldi. Pandemi de neden doğru beslenemedik?

Aslında sadece pandemide doğru beslenemedik demeyelim ona. Beslenme problemi toplumumuzda maalesef uzun zamandır olan bir şey. Bu konu başlı başına ayrı bir röportajın konusu olabilecek kadar uzun maalesef o nedenle bu kısa cümle ile değinip geçmek istiyorum. Zaten doğru beslenmiyorduk birde eve kapanıp günlük hayatımızdaki işe gitmek, hava almaya çıkmak vb gibi basit fiziksel aktivitemizden de olunca hızlı bir şekilde hastalıklar, kilo almalar, ruhsal çöküntüler gün yüzüne çıktı.

ATIŞTIRMALIK ABUR CABURLARA KANMAYIN!

Elbette ki bize yalancı mutluluk veren basit karbonhidratlara fazlaca yönelmemiz, can sıkıntılarımızı atıştırmalıklar ile gidermeye çalışmamız da bu konuda baş rolü oynadılar.

Obezite tedavilerinde kesin çözüm vardır diyebilir misiniz?

Aslında vardır. Sadece obezitede değil tüm kronik hastalıklarda en kesin çözüm hiç hasta olmamaktır. Nasıl olacak bu peki? İş anne rahmine düştüğümüz ilk gün başlıyor aslında. Annemizin yediği içtiği oluşum evremizden başlayarak annemizden bize geçiyor. Doğum sonrası ise hızlanarak devam ediyor. Mesela anne sütü yeterli alan bebeklerin almayanlara göre obez olma ihtimali çok daha düşük. Ergenlik dönemine kadar alınan kilolar ve vücut değişimlerimiz aslında daha sonraki tüm hayatımızın kaba mimarisini oluşturuyor. Sağlıklı ve normal kiloda bir çocukluk geçirmişsek ileri yaşlarda da obezite başta olmak üzere kronik tüm hastalıklara yakalanma riskimiz düşüyor. Bilinçli yaşam tarzını yetişkinlik döneminde de sürdürdüğümüzde sağlıklı yaşlanabiliyoruz.

Peki gelişmiş olan hastalığa ne yapacağız?

Sağlıklılık hali bir bütündür ve bütüncül tedavi yaklaşımı ile kaybedilmiş sağlık düzeltilmelidir. Evet kilo vermek belki de kilolu bir hastada atılacak ilk adım olabilir. Ancak bunu tamamlamak gerekir. Kişinin ruhsal hali, uyku düzeni, metabolizma düzeni, hormonal sistemleri…vs. mekanizmaları düzenli çalışmıyorsa kaybedilen kilolar zaman içerisinde geri alınır. Bu zorlu bir yoldur ama neticesi gerçekten çok yüz güldürücüdür. Ben de klinik yaklaşımımı bu doğrultuda şekillendirmeye çalışıyorum.

Türk toplumu olarak en büyük yanlışlarımızdan biri, bir başkasının kullandığı ilaçları ya da tedavi yöntemlerini hekime danışmadan kullanmamız. Bunun yanlış olduğunu biliyoruz ama bir türlü bu yanlışı hayatımızdan maalesef çıkaramıyoruz. Siz bu konu ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Maalesef Eylül Hanım bizde komşu tıbbı diye bişey var. Bazen insanlarımız doktora başvurmak yerine komşusuna iyi gelen bir ilacın, komşusunun tavsiyesi ile kendisine de iyi gelebileceğine inanıyor. Bunun bir ileri versiyonu da teknoloji çağı ile beraber gelen Google tıbbı. Bizim insanımız gerçekten dünyanın en iyi niyetli ve merhametli topluluğu. Bu yaklaşımın ben art niyetli olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Sadece bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor bence. Günümüz çağında iletişim araçları son derece gelişmiş durumda. Bu durumun yanlış olduğu her platformda mutlaka anlatılmalı. Sizin de böyle bir soru sorarak buna bir kapı açmış olmanız gerçekten okurlarımız için çok önemli diye düşünüyorum. Günümüzde hekime ulaşmak gerçekten kolay. Tıbbi konularda komşunuz yerine doktorunuza güvenmeyi tüm halkımıza tavsiye ediyorum. Çünkü bir uzman doktor sizin karşınıza geçip teyzem amcam bunu böyle şunu şöyle yap diyebilecek bilgiye ve yetkiye en az 10 yılda ulaşıyor.

Yıl içerisinde hangi sıklıkla muayene olmalı, hangi kan testlerini yaptırmalıyız?

Şöyle ki biz hekimler hastalarımıza genellikle hastalıklarının gidişatına göre bir plan doğrultusunda takip önermekteyiz. Kimi hastalarımızı 15 günde bir değerlendirmemiz gerekirken kimi hastalarımızı yılda bir takibe çağırabiliyoruz. Ailesinde belirli hastalıkları olanların taramaları daha erken yaşlarda ve daha sık olması gerekirken ailesel hastalıkları olmayanların taramaları daha seyrek veya lüzum halinde yapılabilmekte. Sağlıklı ve herhangi bir şikayeti olmayan kişilerin ise 3 yılda bir defa genel kontrol yaptırması çoğu zaman yeterlidir.

Bu kontrollerde de açlık kan şekeri, guatr testleri, rutin kan biyokimyası ve kan sayımı çoğu zaman başlangıç testleri olarak yeterlidir.

Doktor-Hasta arasındaki iletişim ve güven çok önemli. Hastalarınızla aranızdaki iletişim nasıldır?

Tabi kesinlikle doğru. Doktor ve hasta arasındaki ilişkide bence ilk ve olmazsa olmaz şart hastanın hekimine güvenmesidir. Hekim hastasının kendisine güvendiğini hissettiğinde daha dikkatli, yardımsever ve empatik olabiliyor. Bu da etkili iletişim, doğru tanı ve doğru tedavinin yolunu açıyor. Bu bağlamda bende hastalarımla etkili bir iletişim kurmaya çalışıyorum.

Sosyal medya hesabınızdan sürekli bilgi amaçlı paylaşımlarda bulunuyorsunuz. Hastalarınızın farkındalığı illa ki artıyordur diye düşünüyorum. Sosyal medya hesaplarından yapmış olduğunuz paylaşımlardan nasıl geri dönüş alıyorsunuz?

Gerçekten çok güzel geri dönüşler alıyorum. Çünkü insanlara her zaman tüm yaptığınız işler hakkında bilgi verme şansınız olmuyor. Sosyal medyanın bu konuda iyi bir mecra olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya hesaplarımdan yaptığım işleri ve bilgi paylaşımlarımı görüp “aaa hocam sizde bu konuyla ilgileniyormuşsunuz, hiç bilmiyorduk bize de yardımcı olabilir misiniz?” diye polikliniğime gelen hastane personellerimiz bile oluyor. Ayrıca vatandaşlarımız da bilgi sahibi olmanın yanında sizin özellikle ilgilendiğiniz işleri görünce doğrudan bu konulardaki taleplerini iletebiliyorlar. Özellikle obezite konusunda insanlarımız biraz çekingen ve kırılgan oluyorlar. Sosyal medya paylaşımlarından benim bu konu ile ilgilendiğimi gören hastalarım bu çekingenliklerini bir nebze olsun kırıp taleplerini iletebiliyorlar. Bu da inanın çok mutluluk verici bir durum benim için...

Son olarak Medya Ege okuyucularınıza söylemek istediklerinizi alabilir miyim lütfen...

Yeni bir yıla giriş yapacağız. Öncelikle bir hekim olarak herkes için dileyeceğim tek şey elbette sağlık olur. Lütfen sağlıklarını ihmal etmesinler ve düzenli olarak kontrollere gitsinler. Unutmasınlar ki önce sağlık!

Onun dışında böylesine değerli bir çalışmayla Medya Ege okuyucularıyla beni bir araya getirdiğiniz için size ve Medya Ege ailesine çok teşekkür ediyorum Eylül Hanım.

Yeni yılda herkese sağlık, huzur ve mutluluklar diliyorum...

Evet sevgili dostlar bir yılı daha geride bırakırken biz Medya Ege olarak yine sağlık dedik ve sağlığımız için Dr. Fatih SÖKMEN ile sizler için bir araya geldik. Medya Ege okuyucularına ayırmış olduğu zaman ve vermiş olduğu kıymetli bilgiler için şahsım adına Fatih Bey’e teşekkürlerimi sunuyorum.

Doktorumuzun da dediği gibi önce sağlık, iyi bakın kendinize.

Mutlu yıllar...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri