“Kusuru kendisine söylenmeyen adam, ayıbını hüner zanneder.”
İslam âlimi Sadi Şirazi’nin çok güzel bir sözü.
Güzel olduğu kadar da ders çıkartılabilecek söz.
Özellikle günümüz gençliği, özellikle günümüz insanları, özellikle de günümüz ekonomisi için.
Keser misali herkesin sadece kendisini düşündüğü bir dünyada yaşamak, insanın nefes alamayacağı bir dünyaya gitmektir.
Yüzlerce kişinin olduğu otelde tek başına kahvaltı yapıp, tek başına yüzmek, tek başına, tek odada yaşamak gibidir.
Tek geldiğimiz dünyadan tek gideceğimiz kesin de, birlikte yaşamak duygusunu kaybettiğimizde yaşarken ölmüş gibi oluruz.
Hayat bir mücadeledir ama hayatta kalmak mücadelesi değil, hayatı yaşama mücadelesidir.
Hayatı yaşama mücadelesi de maddi anlamda daha çok şeye sahip olmak değil, manevi anlamda daha çok keyif alabilmektir.
Bakın varlıklı ailelerin, tek çocuklarının yaşadıkları dramlara.
Tek başına olmanın yalnızlığı, çok şeye sahip olmanın mutsuzluğu ve hiçbir şeye karışamamanın verdiği korku.
Gündelik hayatımızda para kadar insanı, canlıları düşünerek yaşamamız gerektiğini maalesef başımıza kötü bir şey geldiğinde veya kötü bir durumda kaldığımızda öğreniyoruz ki, bunun da bizden aldığı çok şeyler oluyor.
Kimilerinin küçük veya büyük hesapları içinde söyledikleri yalanlar, çevirdikleri dolaplar, başkalarının varlığından dolayı duyduğu rahatsızlıklar onları büyük ayıpları da işlemesine neden oluyor.
‘Ayıp’ ayıp olmasına ayıp oluyor da, arsızlık, yüzsüzlük ve çaresizlik içindeki insan onu da kendisine hüner sayıyor.
O yüzdendir ki, sosyal medyada başıboş dolaşırken, binlerce insanın hal ve hareketlerini takip ederken, gecenin bir yarısı gerçek dost, gerçek arkadaş, gerçek sevgili ve çıkarsız ilişki üzerine güzellemeler yapıyoruz.
Kurarken çekinmediğimiz sahte dünyanın içinde, yıkılırken ağlıyoruz.
Küçük aklımızla kurduğumuz kurguların teker teker patlamasından sonra da durmuyor, patlatanların üzerine iftiralar atıyoruz, ayıbımızı hüner sayarak.
Lafa bakarım laf mı?
Söyleyene bakarım adam mı?
Bu kadar kelime kalabalığını şimdi niye yazdım diye merak edenleriniz olmuştur.
‘Hayırdır’ diyeniniz
‘Bir durum mu var’ diyeniniz.
Yazılarımı yazarken kişisel olarak kimseyi hedef almadığımı bilen bilir.
Yazılarımı genele yazıp, üzerine alınmak isteyen alınır, birilerini üzerine yapıştırmak isteyen yapıştırır.
Ama benim de sınırlarım var.
Zorlamaya gelmez!
İsim vererek yazmaya başlarsam ayıbınızı hüner olarak satamazsınız.
İnsan içine çıkamazsınız!
Sürmenimin içi yeterince bilgi de dolu, belge de dolu!