Yazılı açıklamada bulunan Aylin Nazlıaka şunları belirtti;
Danıştay 10. Dairesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin kararının iptali talebini reddetti. İptal isteminin reddinde 5 kişilik mahkeme heyetinden 3'ü onay, 2'si red verdi. Onaylayan arasında mahkemenin tek kadın üyesi olan ve AKP döneminde İBB’nin 1. Hukuk Müşaviri iken Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut da var. Anlaşılan Akbulut, bu atamanın hakkını vermiş oldu.
Kararın gerekçesinde, milletlerarası anlaşmaların feshedilmesi, sona erdirilmesi ve anlaşmalardan çekilme kararlarının Cumhurbaşkanının 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı' sıfatıyla temsil yetkisi içerisinde olduğu yer alıyor. Bunun dayanağı olarak da “9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesi ile bir milletlerarası antlaşmayı onaylama veya sona erdirme konusunda Cumhurbaşkanına tam bir yetki tanınarak bu işlemler Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmıştır” ifadesi kaydediliyor. Yani “Tek adam” tanımımız bir kez daha tescillendi!
Yetkide ve usulde paralellik ilkesi yok sayıldı. Danıştay 10. Dairesi “Padişahım sen çok yaşa!” dedi. Anayasa bir kez daha ayaklar altına alındı. Saray’ın iradesi Meclis’in iradesinin üzerinde tutuldu.
Bu karar, “Ben kadınların yaşam hakkından vazgeçtim!” demektir.
Bu karar, “Ben haklıların değil, güçlülerin hukukunu savunuyorum” demektir.
Yani bu karar, “Ben hukuk devleti değilim, Anayasa’dan vazgeçtim” demektir.
Üç kere boş ol diyerek, uluslararası bir sözleşmeden çıkmak, diğer sözleşmeler için de tehlike oluşturmaktadır.
Biz Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk tükendiği taktirde Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz. Her koşulda ilk seçimlerden sonra kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden uygulamaya koyacağız. Az kaldı… O zamana katledilen ve şiddet gören tüm kadınların vebali tek adamın sorumluluğundadır.