Merhaba canım ruh ailem;
Spiritüalist yaklaşıma göre ayna (yansıma) kanunu evrensel bir kanundur. Bir kişiye karşı duyduğumuz duygunun veyahut olumsuz düşüncelerin bu kişide olmadığını, aslında kendi özümüzde olduğunu bize söyler. Yani karanlık tarafımızla yüzleşmemiz ve değişimimiz için bize fırsat tanır. Yukarısı nasılsa, aşağısı da aynıdır. Kalbinizdeki duygu, his neyse yansıtacağınız bundan öte değildir. Ayna kanunu, dünya üzerinde bize sunulmuş olan, en önemli derslerden biridir. Şayet; karşılaştığımız durumla alakalı öfkeleniyorsak, sorunun asıl kaynağını karşımızdaki kişide değil, tamamen kendimiz de aramalıyız. Evren, bize sürekli bununla alakalı mesajlar göndermeye devam eder durur. Amaç tektir, hakikate erişmek ve özümüzle buluşmak. Evrene kulak vermek, etrafımızdaki tüm olumsuz duygularımızı fark etmekten ve kendimize dönmekten vazgeçmeyelim, korkmayalım. Her gün karanlık tarafımız bize ayna kanunuyla ışık tutar. Bizler egomuza o kadar yenik düşmüşüzdür ki o karanlığın içindeki ışığı görmemek için direnç gösteririz..
Hakikate seyre durmaya meyil ettim…
Tasavvuf; bedeni, fiziki varlığı yok farz edip, ruhu ve gönlü esas alan bir düşünüş ve yaşayış şeklidir. lemin özü ve âlemlerin gözünün bebeği olan “âdem” aynı zamanda gönüldür, ruhtur, candır. Tasavvufî eserlerde ayna, ilahî nuru yansıtabilen bir nesne olarak sıkça başvurulan bir semboldür. Tasavvufa göre, saf kalp Allah’ın bir aynasıdır. Kalpleri kötü davranış ve düşüncelerinden tam anlamıyla arınmış ve kemale ermiş olanlardır. Ayna sembolü, tasavvuf ile diğer dinî ve mistik öğretilerin literatüründe oldukça yaygındır. Tasavvufta ayna, sevgilinin göründüğü, kendini gösterdiği yerdir. Bütün âlem, âlemdeki eşyanın, yaratılmışın her biri, insan, insan-ı kâmil, mü’min, insanın gönlü, kalbi Allahu Teâlâ‘nın mazharıdır, göründüğü yerdir yani aynadır.
Her iki manadan bakarken aklımdan, kalbime akanlar ise şöyle; Evrenin matematiğine zaten hayranım ve her geçen gün bu hayranlığım artmaya da devam ediyor. Hangi yöne dönersek dönelim, kalbimizden öte bir yol var gönül kapısına ilerleyen ve işte tam orada da hakikat var, öz var, Allah var. Biz beşer olarak; Allah’ın bize sunduğu tüm fırsatları görmeyi seçelim. Her gün yeniden başlama fırsatı veren Allah’a, her gün özümüze dönmek, nefsimizi tanımamız için fırsat veren Allah’a, yolumuza ve tekâmülümüze yardımcı olan tüm varlıklara, bu varlıkların da sonsuz olasılıkla karşımıza çıkmasına ve özgür iradeyi bize bahşeden Allah’a hamd ve şükr olsun.
Karanlığın arkasından doğan güneş, daima üzerine dursun..
Hazreti Mevlânâ’dan Ayna ile Toprağın Hikâyesiyle ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'nin bir hadisiyle bitirmek isterim.
Toprak, aynaya dedi ki:
“Ey ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim baksa sana, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!”
Ayna toprağa şöyle cevap verdi:
“Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin. Bilmez misin ki, ben bana bakanların bugününü gösteririm. Oysaki sen, sana bakanların yarınından haber verirsin…” dedi.
Bu cevaptan toprak hoşlanmış olsa da, tekrar aynaya sordu:
“Ey ayna! Belli ki beni rahatlatmak içindir bu sözlerin. Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?”
Ayna toprağın bu sözleri karşısında acı bir gülümseyişle şunları söyledi ona:
“Merak etme toprak ana! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, gün olup dönecektir hep sana…”
Son olarak Resulullah'ımız (s.a.v) hadisin de buyurdular;
“Dünya ahiretin tarlasıdır. Herkes burada ne ekerse ahirette onu biçer”. Keşfül Hafa, C 1, s. 412.
Velhasıl; aynamız kırık, gönül gözümüz kör olmasın.
Yaradan’a emanetsiniz, hoşça kalın...
Işıltınıza sahip çıkın ve daimi ışıkta kalın...
Sevgimle,
Aşk OLsun, Şifa OLsun