AZ BİLİNEN ANEKDOTLARLA; ‘ÇANAKKALE’

Hakan Dalay

 

Değerli Okurlar;

Bu yıl, 103. yıldönümüne ulaşmış bulunduğumuz; ’18 Mart 1915 târihli Çanakkale Deniz Zaferi’ ile ilgili söylenmemiş söz, yazılmamış yazı kalmadı gibi hissi, emînim ki sizlerin de bünyesinde yer edinmiş olmalıdır. Bu kutlu zaferin îfâ ettiği büyük önem açısından, millî değerlerimiz arasında da en yüksek mevkîi işgâl etmesi, elbette ki kabûl edilir bir durum olarak görülmelidir.

Bu bağlamda, toplumun hemen her kesiminden her ferdinin, ‘Çanakkale Cephesi’ne dâir birçok değerli bilgiye sâhip olduğunu düşünüyor; bu nedenle de hakkında çok daha az sayıda insanın bilgi sâhibi olduğu, son derece kıyıda köşede kalmış birkaç anekdota değinmek istiyorum…

 

Türk Kadınının Kitlesel Ölçüde İlk Millî Sınavı

 

Özellikle ‘İstiklâl Harbimiz’ içinde, savaşın gidişâtını ciddî anlamda etkileyecek düzeyde katkıları olduğunu aslâ yadsıyamayacağımız kadınlarımız, aslında bu anlamdaki ilk sınavlarını da yine Çanakkale Cephesi’nde vermişlerdir. Tabî ki bu târihten de yaklaşık kırk yıl evvelinde, ’93 Harbi’ olarak da anılan ‘1877-1878 târihli Osmanlı-Rus Savaşı’ gibi birçok mühîm târihî hâdisede de, yine başta ‘Nene Hâtun’ olmak üzere sayısız Türk kadınının kahramanlıkları görülmüştür.

Ancak kitlesel anlamda, örgütlü bir biçimde millî mücâdeleye dâhil olan Türk kadınının ilk etkileri, Çanakkale Cephesi’nde görülmüştür. Örneğin, ‘Reşit Paşa’ isimli vapur ile cepheye intikâl eden ‘Safiye Hüseyin’ de ilk Türk hemşire olarak târihe geçmiştir. Bu yönü ile de Çanakkale, kadınlar açısından ilklerin mekânı olmuş bulunmaktadır.

 

Hayâl İle Hareket Eden İngilizlerin Kâbusa Dönen Rüyâları

 

İngilizler, Çanakkale Boğazı’nı yalnızca birkaç saat içinde ellerini kollarını sallayarak geçeceklerine o denli inanmışlardı ki; bu tasavvurlarının yalnızca bir hayâlden ibâret olduğunu anladıklarında, artık çok geç olacaktı! O meşhûr deyişi bilmeyen yoktur herhâlde, hani; ‘beş çayını İstanbul’da içeceklerine dâir’ rüyâlarının, kâbusa döndüğü anlarını…

İşte bu şekilde, savaşı hızla kazanacaklarından son derece emîn olan İngilizler, gelirken yanlarında, İstanbul’da kullanıma sokmak üzere bastıkları özel banknotları dâhi getirmişlerdir. Ancak elbette ki ne kendileri ne de üzerlerinde ‘yüz yirmi kuruş’ yazan banknotları, aslâ Çanakkale’yi geçememiştir!

 

Avustralyalıların Ulus Bilinci İle Karşılaşıp ‘Uluslaştıkları’ Yer; Çanakkale

 

Her yıl, on binin üzerinde Avustralyalı ve Yeni Zelandalı, Gelibolu’ya gelerek; ‘Anzak Günü’ndeki anma törenlerine katılmaktadır. İngilizlerin sömürgesi olarak Çanakkale’ye getirilen ve maşaları olarak kullanılan Avustralya kıtasındaki insanlar, burada Türk’ün millî birlik ve berâberliği ile karşılaşmış; kıtalarına geri döndüklerinde de gerçekten bağımsız bir ulus devleti olmak adına yine Türk Milleti’ni örnek almışlardır.

Mustafa Kemâl Atatürk’ün ifâdesi ile savaşta ölen Anzak askerlerine ve âilelerine hitâben yazılmış; ‘Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır’ sözleriyle biten mektubunun İngilizce tercümesi, Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da bulunan ‘Atatürk Anıtı’nda yazılıdır. Eee… Mustafa Kemâl’in adını anmadan, Çanakkale’den söz etmek de mümkün olmazdı…

Tüm şehîtlerimizi, saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz!         

Esen kalın…

 

SEFA YAPICIOĞLU