Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer bağırsak florasının genel sağlık üzerindeki etkisini değerlendirdi ve korunması için önerilerde bulundu.
BAĞIRSAKLAR HÜCRE SAYISINDAN ON KAT FAZLA MİKROORGANİZMAYA SAHİP
Bağırsaklarda yer alan mikroorganizmalara bağırsak florası ya da diğer adıyla mikrobiyotası dendiğini belirten Atamer, “Bağırsaklarda yüz trilyon kadar mikroorganizma bulunur. Bu sayı insan hücre sayısından on kat daha fazla. Bağırsak florasının yaklaşık yüzde 98’i bakterilerden oluşur. Burada yaklaşık beş yüz ile bin kadar bakteri türünün varlığından bahsedebiliriz. Bağırsaktaki bulunan bakterilerin yüzde 98’i faydalı olup yediğimiz besinlerdeki proteinlerin, karbonhidratların ve yağların kendilerini oluşturan yapı taşlarına dönüşümünde önemli bir rol oynar” şeklinde konuştu.
ANTİBİYOTİKLER BAĞIRSAK FLORASINI BOZABİLİYOR
Bağırsak florasının öncelikle kullanılan antibiyotiklere bağlı olarak bozulabildiğine dikkat çeken Atamer, “Bunun dışında geçirilen bağırsak enfeksiyonları, seyahat gibi değişen durumlar, gıda hassasiyeti, çölyak hastalığı, diyabet gibi kronik durumlar ve otoimmün gibi bazı hastalıklara ve nöropsikiyatrik hastalıklara bağlı olarak da flora bozulabilir. Floradaki yararlı ve zararlı bakterilerin oranının değişmesi ve bağırsaktaki bulunan mikroorganizmaların çeşitliliğinin azalması nedeniyle flora bozulur.” dedi.
FLORANIN BOZULMASIYLA ENFEKSİYON HASTALIKLARI ARTABİLİR
“Bağırsak florası bozukluğu sonucunda organizmamızın ilk savunma mekanizması olan bağırsakların bozulması nedeniyle özellikle enfeksiyonlara karşı direnç azalır ve enfeksiyon hastalıkları sık görülür.” diyen Atamer, alerjik durumların da artabileceğine değindi. Atamer, “Özellikle yenidoğan döneminde anne sütü ile beslenen çocuklarda daha iyi ve güçlü bir immün sistem oluştuğu için alerjik reaksiyonlar ve enfeksiyonlar daha az görülür. Bu durum da floranın önemini ortaya çıkarmaktadır. Bunun dışında otoimmün hastalıklar ve nöropsikiyatrik hastalıklar gibi çok sayıda hastalıkların oluşmasına bağırsak florası bozuklukları yol açar.” ifadelerini kullandı.
PSİKOLOJİK FAKTÖRLER DOLAYLI OLARAK FLORAYI BOZABİLİR
Psikolojik faktörlerin doğrudan bağırsak florasını etkilemediğine vurgu yapan Atamer, fazla yemek yeme, aşırı obezite gibi psikolojik faktörlere bağlı durumların dolaylı olarak florada dengesizliğe yol açabileceğini belirtti.
Aşırı kusmayla seyreden hastalıklar gibi durumlarda da floranın değişebildiğini aktaran Atamer, “Bazı kişiler depresif duruma düşünce çok fazla miktarda yemek yer ya da karbonhidrat, tatlı tüketir ve bu gibi durumlarda da flora bozulabilir. Kendini şişman olarak gören ve zanneden kişiler, kendini kusturmak suretiyle bulimia dediğimiz hastalığın ortaya çıkmasına neden olur ve bu gibi hastalıklar da floranın bozulmasına sebebiyet verir.” dedi.
BAĞIRSAK SAĞLIĞI İÇİN PROBİYOTİK İÇEREN YİYECEKLER TÜKETİLMELİ
Bağırsak sağlığı için özellikle karbonhidrat seçimi yaparken kompleks karbonhidratların tercih edilmesi gerektiğini kaydeden Atamer, “Karbonhidrat içeren besinlerden çok lif içeriği çok olan gıdalar tüketilmeli. Şekeri mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmak, bol miktarda sebze ve meyve tüketmek gerekiyor. Çünkü sebze ve meyvelerin içinde prebiyotik dediğimiz, bakterilerin çoğalması için gerekli olan lif bulunmaktadır.” dedi.
Lif içeriği yüksek besinlerin yeteri kadar tüketilmemesi halinde flora dengesizliği ortaya çıkacağını belirten Atamer, “Probiyotik içeren gıdalar özellikle ev yapımı yoğurt, peynir, kefir, lahana turşusu, salatalık turşusu ve ayran gibi gıdalar yani geleneksel yiyeceklerimizi tüketmemizde fayda var. Bu nedenle daha az karbonhidrat içeren lifli gıdalar bol sebze ve meyve tüketilmesi gerekmektedir. Bunun dışında hekim kontrolünde probiyotik alınması da mümkündür. Onlarda florayı düzeltmektedir.” önerisinde bulundu.
BAĞIRSAK FLORASI ZAYIFSA BAĞIŞIKLIK DA ZAYIF OLUR
Bağırsak sağlığının vücudun genel sağlığı açısından son derece önemli olduğunun altını çizen Atamer, “Bağırsak florası zayıf olan kişilerde immün sistem de zayıf olduğu için romatoid artrit, lupus gibi çok sayıda otoimmün hastalıkların gelişmesine neden oluyor. Florası güçlü olan kişiler enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları için, enfeksiyonların oluşması önlenir.” dedi.
“BAĞIRSAKLARIMIZ NE KADAR MUTLUYSA BİZ DE O KADAR MUTLUYUZ”
Bağırsak florası sağlığının nöropsikiyatrik hastalıklarla da bağlantılı olduğunu belirten Atamer, “Depresyon, anksiyete, psikoz gibi durumlarda da floranın bozuk olduğu görülmektedir. Florası güçlü olan kişilerde bunlar daha az görülür. Çünkü bağırsaklarla beyin arasında iki yönlü bir iletişim söz konusu.” dedi.
Bağırsakları ikinci beyin olarak nitelendirdiklerini aktaran Atamer, “Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin hormonu yüzde 95 oranında bağırsaklarda, yüzde 5 oranında ise beyinde sentezlenmektedir. Bu nedenle duygusal iletişim ve duygusal durumumuz bağırsak floramızla bağlantılıdır. Floramız ne kadar iyiyse yani bağırsaklarımız ne kadar mutlu ve huzurluysa biz de o kadar mutlu ve huzurluyuz. Mutlu ve huzurlu olma konusunda bağırsak son derece önemli. Bu nedenle bağırsak florası bozulmadan önce doktora gitmek gerekir.” şeklinde konuştu.
ÇOK YÖNLÜ BESLENME TERCİH EDİLMELİ
Depresyon, anksiyete, şizofreni, otizm gibi hastalıklarda bağırsak mikrobiyotasının da bozulmuş olduğunu dile getiren Atamer, bütün bu hastalıkların nedeni olarak bağırsak florasını suçlamanın mümkün olmadığını söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu konuda son derece önemli çalışmalar yapılmakta ve bu hastalıklara bağlı olarak da floranın bozulmuş olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu hastalıklardan korunmak, gelişmesini önlemek ve direnç kazanmak için tek yönlü beslenme yerine çok yönlü beslenmemiz gerekir. Günümüz hayatın bizlere dayattığı tarz beslenme yani fast food gıdalardan, kola gibi asitli içeceklerden uzak durmak, sigara tüketimini azaltmak, hijyen koşullarına dikkat etmek gerekir.”