Bakan Çavuşoğlu, gerçekleştirilen görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığını, yakın zamanda iki ülke arasında parlamentolar arası ziyaretler olacağını söyledi. İki ülke arasında gerçekleştirilen ticaret hacminin 500 milyon dolara çıkartmak için çalışacaklarını belirten Çavuşoğlu, bu yıl içerisinde Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un Estonya’yı ziyaret edeceğini ifade etti. Savunma sanayii konusunda Estonya ile iş birliği yapılacağını belirten Çavuşoğlu, Estonya Genel Kurmay Başkanının Türkiye’yi ziyaret edeceğini duyurdu.
“FETÖ ile mücadelemizde beklentimizi bakana ilettik”
Estonya ile gerçekleştirilen görüşmede Türkiye’nin AB’den ve Estonya’dan beklentilerini ilettiklerini söyleyen Çavuşoğlu, "NATO-Rusya Konseyi toplantısı, Ukrayna-Rusya gerginliği; bu konuları da enine boyuna ele aldık. Savunma sanayii iş birliğini geliştirme konularını da ele aldık. Dijital diplomasi konusunu da ele aldık. Bu konuda Estonya önde bir ülke. Biz de salgından önce dijital diplomasi inisiyatifimizi başlatmıştık. FETÖ ile mücadelemizde beklentimizi sayın bakana ilettik. FETÖ, darbe girişiminden sonra neredeyse tüm Avrupa'da farklı isimlerle faaliyetlerini sürdürüyor. AB'den beklentimizi de sayın bakana dostane şekilde anlattık. Doğu Akdeniz konusunu konuştuk. Türkiye bu konuda neler düşünüyor? Kendi düşüncemizi de bakan ile paylaşma fırsatımız oldu. Bugünkü görüşmelerimiz son derece verimli oldu. Ben de en kısa sürede Estonya'yı ziyaret etmek isterim" diye konuştu.
“Türkiye'nin olmadığı projenin başarılı olması mümkün değil”
Amerika Birleşik Devletlerinin Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı Projesi'nden (EastMed) desteğini çekmesine yönelik değerlendirmede bulunan Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye Doğu Akdeniz'den hakça paylaşım istiyor. Kıbrıs Türkleri de hakça paylaşımdan yana. Herkesin kendi kıta sahanlığı, karasuları var, bu çerçevede araştırmalar yapılıyor. Bizim kıta sahanlığımıza yönelik son 1 yılda Yunanistan ve Rum kesimin 9 defa ihlal girişimi oldu. Son girişim bu sabah oldu. Hiçbirinde başarılı olamadılar. Hakça paylaşımdan yana olmayan bu ülkeler, Türkiye'yi dışlayıcı, haklarını yok sayan, Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayan adımlar attılar. Değişik platformlar oluşturdular. EastMed projesi de bunlardan biri. En başından bu yana EastMed projesinin ekonomik bir proje olmadığını, gerçeklemesinin de mümkün olmadığını söyledik. Zaten Türkiye'nin olmadığı projenin başarılı olması mümkün değil; ama ekonomik bakımdan da mümkün olmadığını söyledik. Projeyi hayata geçirme konusunda oturup ciddi anlamda konuşulmaya başlanınca rakamlar masaya konulunca, ekonomik bir proje olmadığı ortaya çıktı. ABD'nin de açıklaması ortada. Rum kesimi bu proje ve diğer girişimlere güvenerek hidrokarbon konusunda hakça paylaşıma yanaşmadı" ifadelerini kullandı.
“Türkiye’ye ya da Kıbrıs Türklerine yönelik bir saldırı olursa bunun bedelini ödetiriz”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin PYD/YPG'ye ofis açma izni vermesine ilişkin açıklama yapan Çavuşoğlu, "Teröre destek vermek ciddi bir konu. Maalesef terör konusunda, 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' anlayışını daha sık görmeye başladık. Terör örgütlerini bugüne kadar kullanan ülkeler oldu. Biz Türkiye olarak terör konusunda ilişkilerimizin en kötü olduğu ülkeler ile de hep dayanışma içinde olduk. Hiçbir terör örgütünü desteklemedik. Yunanistan'da halen DHKP-C'liler var. Orada eğitilen DHKP-C'lilerin dönüp de Türkiye'de terör saldırıları gerçekleştirdiği ispatlandı. FETÖ'cüler orayı sığınmacı ülke olarak görüp, orada yaşıyorlar. Terör örgütlerine ofis açtırmak, ev sahipliği yapmak ateşle oynamaktır. Rum kesiminin de terör örgütlerine, PKK'ya bugüne kadar desteğini biz biliyoruz, bu gizli bir şey değil. Burada ofis açmalarına izin veriyorlar, yarın buradan Türkiye'ye herhangi bir tehdit olursa, Kıbrıs Türklerine yönelik bir saldırı olursa bunun da bedelini ödetiriz. Bu bedel de ağır bir bedel olur, ateşle oynamasınlar, terör örgütleri ile iş birliği yapmasınlar" dedi.