Muğla'nın Datça ilçesinde yaşanan orman yangınından etkilenen vatandaşlar için Bakanlık tarafından anlık aktarılan 500 bin liralık kaynağın bazı haberlere konu olmasından dolayı sosyal medya hesabından açıklama yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, bir yardım kuruluşunun bölgeye 7,5 milyon lira aktardığı, Bakanlığın nasıl bu rakamın altında kaldığı gibi eleştirilerin yer aldığı habere cevap verdi.
Bakan Yanık, Bakanlığın sorumluluğunun afet ve acil durumlarda arama kurtarma döneminde vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanması olduğunu hatırlattı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca bölgeye aktarılan 500 bin liralık transferin yalnızca temel ihtiyaçlar için olduğunu belirten Yanık, Bakanlığın 2021 yılında afet ve acil durumlar için 149 milyon liralık ödeme yaptığını kaydetti.
Bakan Yanık, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bakanlığımızın afet ve acil durumlarda sorumluluğu, akut dönemde vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Datça için hemen transfer ettiğimiz 500 bin liralık kaynak da bir hasar tazminatı değil, bahsettiğimiz temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapılan bir ödemedir. Hasar tespiti akut dönem atlatıldıktan sonra yapılmakta ve bu tespitlere göre ayrıca ödemeler gerçekleştirilmektedir. 2021 yılında afet ve acil durumlar kapsamında Bakanlığımız tarafından yapılan toplam ödeme miktarı 149 milyon liranın üzerindedir. Bu tutar sadece Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak bizim yaptığımız ödemeleri kapsamakta ve AFAD başta olmak üzere diğer kamu kurumlarının desteklerini içermemektedir. Bir sivil toplum kuruluşunun afetler için ayırdığını açıkladığı yıllık bütçe ile bizim afetin üzerinden 12 saat geçmeden bölgede vakfımızın kaynaklarını güçlendirmek için yolladığımız rakamı aynı kefeye koymak çarpık bir zihniyetin ürünüdür.
Sağlıklı bir toplumda gönüllülük faaliyetleri kamu hizmetlerinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Bu kıt anlayış, afetler üzerinden oy hesabı yapmakla kalmıyor, gönüllülük anlayışıyla çalışma yürüten sivil toplumu da zor durumda bırakıyor ve toplumsal dokumuza zarar veriyor. Yapılan tezviratların amacının bizatihi bu olduğuna ihtimal vermek istemiyor ve meseleyi sadece bir idrak sorunu olarak değerlendirmeyi yeğliyoruz.”