Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez bir dizi ziyaret için Bursa’da temaslarını sürdürüyor. Mimar ve Mühendisler Grubu ile bir otelde yapılan toplantıda konuşan Bakan Dönmez, Türkiye’nin enerji politikaları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Bakanlık olarak yerli ve milli enerji temelinde atılan adımların yaşanan bu enerji krizinde ne denli doğru olduğundan söz eden Bakan Dönmez, “Milli Enerji ve Maden Politikamız çerçevesinde nihai amacımız enerji alanında ‘Milli Bağımsızlık’ hedefine ulaşmaktır. Bu politikalar bizim ‘Millileşme ve Yerlileşme’ konularında rehberimiz olmuştur.
Enerjide kendi kendine yeten ülke olma vizyonuyla çalışmalarımızı planlıyor ve yürütüyoruz. 20 yıl önce hidroelektrik ağırlıklı bir yenilenebilir enerji portföyümüz varken bugün rüzgâr, güneş, biyokütle ve jeotermal kaynakların da ağırlığını artırmasıyla daha dengeli bir yenilenebilir enerji portföyüne ulaştık.
2023 yılı itibariyle ilk ünitesi devreye alınacak Akkuyu Nükleer Santrali ile nükleer enerji de bu çeşitliliğe katkı sağlayacak önemli kaynaklardan biri olacak. Enerji gelecektir, gelecek ise enerjidedir. Dünyada enerji krizinin yaşandığı şu günlerde kendi ihtiyacını kendisi karşılayan ülke olmanın önemini bir kez daha görüyoruz. Yaptığımız yoğun çalışmalarla kurulu gücümüz 100 bin Megawatt’a yaklaştı.
Yenilenebilir enerjideki kurulu gücümüz 52 bin Megawatt’ın üzerinde. Bir başka ifadeyle, kurulu gücümüzün yüzde 53’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Yenilenebilir enerjiye bir trend değil aksine sürdürülebilir bir anlayışla yaklaşıyoruz. Yenilenebiliri sadece kaynak değil; kaynak, teknoloji ve piyasa bazında birbirini tamamlayan, entegre bir süreç olarak görüyoruz” dedi.
Enerji üretim ekipmanlarında yüzde 60-70 yerlilik oranı
Türkiye’de son 15 yıl ortalamalarına bakıldığında 5 milyar dolarlık elektrik yatırımı yapıldığını vurgulayan Dönmez, “Ama kullanılan ekipmanın maalesef yarısından çoğu ithal ediliyor. Rüzgar tribünü dönüyor ama kritik malzemeleri ve yatırımlar tutarından daha fazlası ithal ediliyor. Güneş panelinin kurulduğu ilk yıllarda öyleydi. Hidroelektrik santral yapıyorsunuz, sadece beton kısımları yerli imkanlarla oluyordu. En iyisini yapıyoruz ama hidromekanik aksamı dışardan ithal ediyorsunuz.
Bir yandan rüzgar, su, güneş kaynağına bedel ödemiyorsunuz ama o kaynağı elektrik enerjisine dönüştüren ekipmanlara ciddi bir bedel ödüyorsunuz. Şu an biz bunu tersine çevirdik yüzde 60-70 yerlilik oranına sahip ekipmanlarımız var. Sadece iç pazara dönük değil, başta komşu ve bölge ülkeler olmak üzere dünyada her yerine buradan Türkiye’den bir rüzgar türbini kanadı, bir güneş panelinin ihracını görme imkanına sahibiz. Onların altında artık ‘Madein Turkey’ yazıyor” diye konuştu.
“Avrupa’da hidroelektrikte ikinci, jeotermalde birinci sıradayız”
“20 yıl önce 19 Megawatt olan rüzgâr enerjisi kurulu gücümüzü 526 kat artırarak 10 bin Megawatt üzerine çıkardık. Avrupa’da hidroelektrik ikinci, jeotermal enerjide birinci sıradayız. Güneş enerjisi özellikle yüzde 92’ye varan lisanssız üretimle tabana en fazla yaydığımız enerji kaynağı oldu” diyen Dönmez, “Arkadaşlar bir araya geldiğimizde onlarda söylüyorlar. Çatılarımız, cephelerinizi imkan varsa arsaların bir kısmında güneş paneli uygulaması ile kendi elektriği kendiniz üretme imkanına sahip olacaksınız. Biyokütlede ise özellikle yerel yönetimlerimizin önemli çalışmaları var. Bizler de teşvikler, destekler ve yasal düzenlemelerle yenilenebilir enerjinin her yıl payını daha fazla artırmaya gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Karadeniz’de bulunan gaz 2023’te sisteme bağlanacak
Karadeniz’deki doğalgaz keşiflerini işaret eden Bakan Dönmez, “Diğer yandan ülkemizi dünya enerji liginde birkaç basamak atlatıp üst seviyelere çıkaracak çalışmaların en başında Karadeniz’deki gaz keşfimiz gelmektedir. Fatih Sondaj Gemimizle, 2020 yılı Temmuz ayında Karadeniz’deki ilk gaz keşfimiz ve akabinde devam eden çalışmalar sonucu toplam 540 milyar metreküplük doğal gaz keşfi yaptık. Buradaki çalışmalarımız takvime uygun bir şekilde ilerliyor.
Hedefimiz gazın 2023 yılında sisteme bağlanması ve ilk faz gaz akışının sağlanması. Bu rezerv, 2027 yılında en yüksek üretim kapasitesine ulaştığında, Türkiye’nin yıllık iç tüketiminin üçte birini karşılar hale gelecek. Diğer taraftan 2021 yılında kara alanlarında gerçekleştirilen 26 yeni keşifle yaklaşık 60 milyon varil petrol eşdeğeri rezervi ülkemize kazandırdık. Daha yapacak çok çalışma var ve biz “Durmak yok, yola devam” sloganıyla büyük bir inanç ve azimle yolumuza devam ediyoruz” dedi.
“3,6 milyar dolarlık katma değer sağlandı”
Enerjide kaynak zengini bir ülke olmadığımızı söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Bu nedenle kaynaklarımızı azami verimlilikte kullanmak zorundayız. Yurt dışı kaynaklı her bir ilave enerji arzı ekonomimize ekstra yük demektir. Daha az enerjiyle daha fazla katma değer sağlamak, daha az maliyetle daha yüksek verim elde etmek için enerji verimliliğini hayatın her alanında istisnasız uygulamak zorundayız. Çünkü enerjinin verimli kullanılması neticesinde oluşan tasarruf ilave bir arz kaynağıdır. Enerji verimliliğinde hedeflediğimiz noktalara ulaştıkça yurt dışından ithal edeceğimiz enerji kaynakları da o oranda azalacaktır.
Son 4 yılda enerji verimliliğine yapılan yatırımlarla 1,2 milyar dolarlık yıllık tasarruf elde ettik. Diğer yan sektörleri de hesaba kattığımızda bu rakam toplamda 3,6 milyar dolara ulaşarak büyük bir katma değer sağladı. Enerji sektöründeki bir diğer önemli husus da arz güvenliği ve fiyatlar. Başta da bahsettiğim gibi küresel piyasalarda büyük bir kriz yaşanıyor. Türkiye olarak ihtiyacımız olan gaz temini hususunda sorunumuz olmamakla birlikte, yaptığımız görüşmeler sonucu ilave kaynaklardan temin imkânları da oluşturduk. Diğer taraftan fiyat konusunda ortaya çıkan artışların doğrudan vatandaşlarımıza yansımasını önlemek adına gerekli her adımı atıyoruz. Faturaların önemli bir kısmını bütçeden karşılıyoruz” şeklinde konuştu.
“Avrupa’nın yaşadığı enerji sorununu biz yaşamıyoruz”
Avrupa’nın yaşadığı enerji sorununu Türkiye’nin yaşamadığını ifade eden Dönmez, “Arz noktasında da iyi bir yerde olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Doğru ve uzun vadeli bir planlama ve krizlere karşı öngörülerimiz sayesinde Avrupa’nın yaşadığı enerji sorununu biz yaşamıyoruz. Son dönemlerde dünyanın yaşadığı hadiseler yerli üretimin, yerli kaynakların, yerli tedarik zincirinin özellikle küresel bir kriz anında ne denli önemli ve stratejik olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yerlilikle ilgili en önemli başlıklardan birinin enerji olduğunu bu dönemde bir kez daha tecrübe etmiş olduk. Çünkü enerji, kaynakların üretimi ve dağıtımından çok öte, etkilediği teknoloji, siyaset, ekonomi, diplomasi gibi başlıklarla da yönetilmesi gereken çok yönlü bir alan.
Hiç kuşkusuz ülkelerin enerji iş birlikleri, ülkeler arası karşılıklı yatırımlar ve uluslararası projeler olmak zorunda. Ancak enerji yönetiminde önceliğimiz her zaman yerli kaynaklarımızı maksimum derecede kullanmak ve dışa bağımlı olduğumuz kaynaklarda yönetilebilir bir pozisyona erişmek. Ülkemiz son yıllarda Milli Enerji ve Maden Politikası ile olumlu bir ivme yakalamış durumda. Bize düşen bu ivmeyi daha da artırmak olacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.