Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, seçime giden Almanya'da dün akşam televizyon programında karşı karşıya gelen Merkel-Schulz ikilisinin Türkiye'ye söz söyleme yarışına girdiğini belirterek, "Almanya'nın iç politikası çerçevesinde, Türkiye ile AB müzakerelerinin kesilmesinden bahsetmek bir AB krizidir. Türkiye'ye karşı bu saygısız mesajları kabul etmiyoruz ve aynen iade ediyoruz" dedi.
Almanya seçimlere giderken, Başbakan Angela Merkel ve Sosyal Demokrat Parti'nin Başbakan Adayı Martin Schulz, pazar akşamı (dün) bir televizyon programında karşı karşıya geldi. Alman siyasetçilerin Türkiye'ye karşı söylemlerinin de yer aldığı programa ilişkin, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik resmi twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Merkel-Schulz tartışmasının dünyanın her yerinde ibretle izlenildiğini ifade eden Bakan Çelik, daha çok Alman siyasetçilerin tavrı üzerinde durarak şu açıklamalarda bulundu:
"Görülüyor ki seçime giderken Almanya'nın Türkiye ve mültecileri iç politika konusu yapmaktan başka derdi yok. Ekonomi, eğitim, gençler, dijitalleşme, güvenlik gibi konular ciddi şekilde tartışılmadan seçimlere gidiyor Merkel ve Schulz. Bu televizyon gösterisinden herkes için kritik sonuçlar çıktı. Seçim vaadi olarak Alman siyasetçiler Türkiye'ye söz söyleme yarışına giriyorlar. Türkiye ile Almanya arasında iyi ilişkiler olması herkesin yararınadır. Alman siyasetçilerin bu özensiz dilden vazgeçmesi gerekir. Türkiye-Almanya arasındaki ilişkileri zehirlemeye çalışan bu özensiz dil, Almanya için ciddi bir sorundur. Schulz seçimde başarısızlık psikolojisiyle, Türkiye'ye karşı, bize kapalı kapılar ardında söylediklerinin tam tersini ifade ediyor. Merkel de bundan geri kalmamak için aynı siyasetsizleşme pozisyonuna yuvarlandı. Schulz'a, Weimar Cumhuriyeti'ni tahrip eden popülizm hakkında daha çok okumasını tavsiye ederim. O zamanki tahripkar popülizmin güncellenmiş hali olarak konuşuyor Schulz. Türkiye ile müzakereleri kesmekten bahsediyor. Avrupa'yı içe kapatmaya karar vermektir bu. Türkiye ile müzakereleri kesmekten bahsetmek, AB'nin kurucu değerlerine saldırmaktır. Schulz'un misyonu bu mudur?"
"Alman siyasetçilerin bu tavrı tüm Avrupa'yı popülizmden inşa edilmiş bir Berlin Duvarı ile kuşatmaktır"
"Müzakere yeteneğini kaybetmiş bir AB istiyor birileri" diyen Bakan Çelik, müzakeresiz bir AB'nin birlik olmayan Avrupa kapısını açmak olduğunu dile getirdi. AB değerlerinin yerini popülizm kriterlerinin aldığını belirten Çelik, "Tuğlaları popülizm olan bir Berlin Duvarı inşa ediyorlar. Bazı Alman siyasetçilerin bu tavrı tüm Avrupa'yı popülizmden inşa edilmiş bir Berlin Duvarı ile kuşatmaktır. Bazı Alman siyasetçilerin seçim kampanyalarında AB kurumlarına ve AB devletlerinin hükümetlerine açıkça emir vermeye çalıştığını da gördük. Bu siyasetçiler AB'nin ne olduğundan habersiz, AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar. Türkiye'ye olduğu gibi AB değerlerine ve kurumlarına da saygı göstermiyor bazı Alman siyasetçiler. Avrupa'nın, tüm AB kurumlarına emir verebileceğini zanneden bazı Alman siyasetçilerden müteşekkil bir ağır sorunu ortaya çıktı. Almanya'nın iç politikası çerçevesinde, Türkiye ile AB müzakerelerinin kesilmesinden bahsetmek bir AB krizidir. Türkiye'ye karşı bu saygısız mesajları kabul etmiyoruz ve aynen iade ediyoruz. Bir Avrupa devleti ve Avrupa demokrasisi olarak Türkiye başı dik şekilde yoluna devam eder. Eğer eleştirilerinde samimi olsalardı 23 ve 24. fasılları açma çağrımıza olumlu karşılık verirlerdi. AB mekanizmalarını çalıştırmak yerine AB'yi Almanya politikasının enstrümanı gibi kullanmaya çalışıyorlar. Esef verici şekilde mültecilere karşıt tutum geliştiren Alman iç siyaseti Almanya demokrasisinin sorunudur. Bazı Alman siyasilerin AB kurumlarına ve devletlerine 'emir' yağdırması ise bir Avrupa sorunudur. Marine Le Pen ile aynı dili kullanan Schulz'un sosyal demokrasiye yaptığı kötülüğün Alman siyasetine sirayet etmemesi gerekirdi. Bu tabloda Türkiye için mesele yoktur. Ama Almanya siyasi kültürü için, tarihi dersleri hatırlatacak şekilde pandoranın kutusu açılmıştır. Bazı Alman siyasetçiler Avrupa için gerici bir siyaseti savunurken Türkiye ortak Avrupa siyasetine ve geleceğine damga vurmaya devam edecek" şeklinde konuştu.