Bakan Pekcan, "Küresel ekonomideki ticaret savaşlarının arka planına baktığımız zaman 2000'li yıllardan itibaren gelişmekte olan ülkelerin dünya gayrisafi hasılasından aldıkları payın ve dünya ihracatından aldıkları payın gittikçe arttığını ve gelişmiş ülkelerin de buna bir reaksiyon olarak korumacılık önlemlerini devreye aldıklarını görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin dünya toplam gelirinden aldıkları pay 2000 yılında yüzde 43.2 iken, 2018 yılında yüzde 59.2'ye yükselmiş. Gene gelişmekte olan ülkelerin küresel mal ihracatından aldığı pay, 2000'de yüzde 34. 2 iken 2018 yılında yüzde 48.3'e yükseldiğini görüyoruz. Dünya genelinde artan siyasi ve ekonomik belirsizlikler, artan korumacılık önlemleri ve düşük yatırım iştahı nedeniyle küresel konjonktürde esasında zor bir dönemeden geçiyoruz" dedi.
Bakan Pekcan, konuşmasına şöyle devam etti:
"En çok ihracat yaptığımız AB ülkelerine baktığımız zaman küresel büyümenin yüzde 1.2 olduğunu, en çok ihracat yaptığımız Almanya'nın büyümesinin binde 5 olduğunu ve İngiltere'nin de yüzde 1.2 olduğunu görüyoruz. Ancak 2019-2023 döneminde küresel büyüme ve küresel mal ihracatının yüzde 3-4 bandında gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Dünya böyle bir süreçten geçerken, Türkiye olarak biz neredeyiz? Ağustos ayı itibariyle Dünya Ticaret Örgütü verileri yayınlandı. En çok ihracat yapan 50 ülkenin ihracat verileri yayınlandı. Dünya ihracatı 2019 Ağustos sonu itibariyle 8 aylık süreçte eksi 2.6 düşmüş. Türkiye'nin Ağustos sonu itibariyle ihracatı artı 2.9 ve bu rakam dünyada en çok ihracat yapan ülkeler sırlamasında 7'nci sırada. Küresel ekonomideki bu gidişata rağmen biz 2019'da Türkiye olarak iyi bir performans sergiledik".
"Korumacılık önlemlerine baktığımız zaman, 2017 yılında ülkemiz ihracatının 893 milyon dolarlık kısmı korumacılık önlemlerine tabii olmuş. 2018 yılında korkunç bir artış görüyoruz; ihracatımızın 7.2 milyar dolarlık kısmı korumacılık önlemlerine tabii olmuş. 2019 yılına geldiğimizde bu rakam 11 milyar dolara ulaştı. Ticaret savaşları içinde biz de büyük bir mücadele veriyoruz. Muhtemel önlemleri göz önüne aldığımızda bunun 14.4 milyar dolara çıkması da muhtemel. Türkiye olarak kendi üreticimizi ve ihracatçımızı her platformda koruyoruz, misilleme önlemleri alıyoruz. İthalatımızın 41 milyar dolarını yaklaşık yüzde 19'una korumacılık önlemleri uygulamış bulunuyoruz. Ar-Ge, inovasyon, teknolojik gelişim ve tüm bunların kapsayan dijitalleşmenin, sürdürülebilir büyümenin ana faktörler olarak tanımlandığı stratejik büyüme hedefleri ülkeler tarafından açıklanmaktadır. Ülke olarak teknoloji odaklı Ar-Ge'ye ve tasarıma dayanan yüksek katma değerli ürünlerin ihracatını arttıracak yönde adımlar atmak için kararlıyız, girişimlerimizi sürdürüyoruz"
"Ekonomik büyümeler, Ar-Ge'ye, teknolojiye, inovasyona ve teknolojileri üretebilen ve kullanabilen eğitimli beşeri sermayeye dayanmaktadır. Türkiye olarak Dünya ekonomisini ve günlük yaşantımızı kökten değiştirecek bu dönüşümü, ülkemiz açısından bir fırsata çevirmek istiyoruz. Bu doğrultuda tüm paydaşlarla istişare ederek ihracat ana planımızı hazırladık, Ağustos ayında kamuoyuyla paylaştık. İhracattan aldığımız payı arttıracak tedbirler alıyoruz. Aynı zamanda küresel ihracatta yapmış olduğumuz yüksek teknolojili ürün ihracatının payı Türkiye'de son 10 yılda yüzde 3,5 seviyesindedir. Bunu arttırmak için girişimlerde bulunuyoruz. Bakanlık olarak İhtisas Serbest Bölgelerinde teknoloji odaklı yatırım çekmek üzere teşvik ve destek sistemlerini gündeme getirdik. Çünkü serbest bölgelerimizdeki yüksek teknolojili ürün ihracatının payı yüzde 9 seviyesinde. Bizde bunu en kısa zamanda OECD ortalaması olan yüzde 14'e çekmeyi hedefliyoruz"
"Bu ülkeleri seçerken dünya gayrisafi hasılasından yüzde 60 pay alan, dünya ithalatından yüzde 43,7 pay alan, bizim ihracatımızda yüzde 25 payı olan ve 4.2 milyar nüfusu olan ülkeleri seçtik. Hedef sektörleri seçerken de dünyada küresel ticareti artan paya sahip olan, orta ve yüksek teknolojili ürünleri kapsayan sektörleri hedef aldık. Bu sektörlerdeki ihracatımızı binde 7.6'dan yüzde 1'e çekmeyi hedefledik"
"Şimdi ithalatta dijital gümrük üzerinde çalışıyoruz. İthalatta da diğer kamu kuruluşlarından STK'lardan da beklediğimiz güncellemeler var. Onları da dijital ortama taşıdığımızda ithalatta da dijitalleşmeye gireceğiz. Bakanlığımızın kapsamında çok geniş bir veri ağı var. Bakanlığımızca veri analitiği mükemmeliyet merkezi kuruyoruz. 2020 sonunda kurmuş olacağız. Dijitalleşmeyi ve otomasyonu çalışmalarımızın merkezine aldık. Özellikle dijital ekonomiye geçiş noktasında özel sektörümüze örnek ve öncü olmak istiyoruz. Onları da dijitalleşme alanında çalışmaya teşvik ediyoruz"