Balbay Türk Dil Kurumu’nun Türkçemizi temsil etmesi ve geliştirmesi gereken bir kurum olduğunu, dilimizin dünyada ilk 10 dil arasında yer aldığını hatırlatarak, AKP hükümetlerinin 2011 yılında yaptığı değişiklik ile kurumun işlevinin azaltıldığını ifade etti.
Balbay Türkçemizin çok zengin ve anlatım gücü çok yüksek bir dil olduğunu vurguladığı konuşmasında, renkli benzetmeler yaptı.
Balbay'ın konuşmasının satır başları şöyle:
•Bakanlar Kurulu'nun adı “Saraya Bakanlar Kurulu”dur. Sadece oraya bakmakta, oradan gelen talimatlarla hareket etmektedir.
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Enerjide Tatlı Kıyaklar Bakanlığı” dır. Sadece enerji ihalelerinin dağıtımı ve bu alandaki karın paylaşımı ile ilgilidir.
• İçişleri Bakanlığı adı, ”Suç İşleri Bakanlığı” veya “Hiç İşleri Bakanlığı”dır. Ülkede ne huzur kaldı ne güvenlik.
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Beton ve Rantiyecilik Bakanlığı” dır. Çevre ile şehir yapmayı iç içe koyup sadece inşaat sektörünün gelişimini hedefliyorlar.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının adı, “Çatışma ve Sosyal Gerginlik Bakanlığı” dır. Her şeye zam gelirken, asgari ücrette yüzde sıfırlık artış önermektedir. Emeklilik yaşında Avrupa düzeyindeyiz, emeklilik maaşında Afrika sınırındayız. Ücretten kesilen vergide Avrupa şampiyonuyuz, ücretlinin milli gelirden aldığı payda Avrupa sonuncusuyuz.
• Dışişleri Bakanlığının adı, “Düş İşleri Bakanlığı”dır. Komşularla sıfır sorun hedefinden sıfır ilişkiye gittik. Bu hükümetle yurtta barış dünyada barıştan, yurtta savaştan dünyada savaşa döndük.
• Tarım Bakanlığının adı, “Ya-tarım Bakanlığı” dır. 1980'lerde Kanada'ya mercimek ihraç ediyorduk, bugün mercimeğin yüzde 80'ini Kanada'dan ithal ediyoruz. Bir yandan şeker pancarı üreticimize kota koyuyoruz, bir yandan ABD'den şeker ithalatına vergiyi sıfırlıyoruz.
• Adalet Bakanlığının adı, “Adaleti Dağıtma Bakanlığı”dır. Adalet dağıtması gereken bakanlık, adaleti darmadağın etmiştir.
Balbay Milli Eğitim Bakanlığı'na ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Millî Eğitim Bakanlığı bir yurt yapmaktan aciz; üniversite öğrencilerimizin yüzde 10’una, temel eğitimdeki çocuklarımızın sadece yüzde birine yurt yapabilmekte. Soruyorum size, siz bu çocuklara yurt yapamazken nasıl “Yurtsever” yapacaksınız. Fatih Projesi ayrı bir garabet. 2010 yılında başlatıldı, 2014 yılında tamamlanacaktı, ancak 2018 yılına uzatıldı. Bu sürede projeye adını verdikleri Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u tam 3 defa fethederdi.”
OECD tarafından açıklanan 2015 PISA sonuçlarını da paylaşarak hükümeti “Eğitimde gerileme bizden sorulur” ve “Maalesef Karne Kötü” manşetleriyle çıkan gazeteleri okumaya davet eden Balbay, “okuyun çünkü fenden, matematikten sonra okumada da sondan ikinciyiz. Türkiye’de okuma deyince, meydan okuma, bildiğini okuma ve hariçten gazel okuma akla geliyor. Hükumeti biraz kitap okumaya, gerçekleri okumaya davet ediyorum" dedi.
Balbay, hükümetin bunca yanlıştan sonra kurtuluş savaşı veriyoruz söyleminin sahte olduğunu belirterek sözlerini şöyle noktaladı:
"Bu icraatın adı olsa olsa ulustan kurtuluş savaşı olur."