Her ülkede o ülkenin kurucu iradesi ve kurucu lideri eğitimin temelini oluşturur. Devlet olmanın toplum olmanın ana ilkelerinden biri budur. AKP döneminde Atatürk’ü unutturmak için her şey yapılmakta. Buradan sormak isterim; ‘Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir’ demiş bir liderin bu sözü ders kitaplarında olmayacak da hangi sözü olacak? Atatürk, toplumun ‘Başöğretmen’ ilan ettiği tek liderdir.”Balbay, “II. Dünya Savaşında İsmet İnönü’nün yaptıklarını inkar etmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini inkar etmektir. Diyaloğa açık olan Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’ın öncelikle bu konulara özen göstermesini bekliyoruz. Evrim konusuna gelince, AKP’nin yayın organları işte, ‘yine mi karşısınız?’ söylemine çekiyorlar. Ama bilimin temeli bu. Ama bu bölümü sadece çevre konusu ile ilişkilendirilerek ‘çevrim teorisi’ gibi bir model geliştirmişler. Bilim bu kadar önemliyken ve eller Mars’ı konuşurken biz zaten eğitimde ‘mars olmuş’ durumdayız. Ben bu müfredata da ‘mahvet-at’ desem çok da abartmış olmam.” diyerek sözlerini tamamladı.
CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, yayınlanan müfredat taslağı ile birlikte Anayasa değişikliği ile özdeşleşen bir eğitim sistemi oluşturulmak istediğini ileri sürerek, “Bu sistem çağdaş, bilimsel, laik değildir” görüşünü savundu.
Usluer, Milli Eğitim Bakanlığının internet sitesinde yeni eğitim müfredatının paylaşıldığını ve 100'e yakın dersin olduğu bir sistemden bahsedildiğini söyledi. İnternet sitesinde sistemin kamuoyuna açıldığı, 10 Şubat'a kadar velilerin, öğretmenlerin, eğitim camiasının değerlendirilmesi ve görüşlerini e-mail ile bakanlıkla paylaşılması istendiğini anlatan Usluer, eğitim sisteminde Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna yönelik bilgilerin daraltıldığını ileri sürdü. Müfredat değişikliği ile Atatürk'ün isminin silinmesi, Atatürk'ün önemsizleştirilmesi, ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü tanımayan yeni bir gençlik yapılanmasının sağlanmasının hedeflendiğini iddia eden Usluer, şu ifadeleri kullandı:
“Diktatörlük sistemi geldiğinde Türkiye'de yeni bir dönem inşa edilmek, 15 Temmuz darbesi ile yeni bir liderin doğuşu hazırlanmak isteniyor. AKP, uygulamak istediği yeni anayasa ile özdeşleşen bir eğitim sistemi oluşturmak istiyor. Bu sistem çağdaş, bilimsel, laik değildir. Kendi beyin yapılarına uygun bir sistemdir. Bu müfredata CHP olarak karşıyız, bu görüşlerimizi Milli Eğitim Bakanı’na da açıklayacağız.”
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Geniş katılımlı ve zamana yayılan bir süreçle eğitimin bütüncül bir şekilde ele alınması gerekiyordu. En önemlisi de eğitimin bir devlet politikası olarak oluşturulması çağrımızı her fırsatta dile getirdik. Ancak, bizim bu çağrımız maalesef hep yanıtsız kaldı.” dedi. “Geldiğimiz aşamada Bakanlık bürokratları ve iktidar partisinin resmi sendikası gibi çalışan Eğitim Bir-Sen’nin ortaklığında bir taslak müfredat hazırlanarak kamuoyuna sunuldu. Sendikanın neredeyse tüm önerileri bu taslağa yansıtılmış durumda. Tek paydaş olarak seçilen bu sendikanın, Bakanlığa sunduğu rapora katkı sağladığı söylenen 50 akademisyenin ve 400 öğretmenin adları nedir ve bağlı oldukları kurumlar hangileridir? Bakanlık’tan bu soruların yanıtını bekliyoruz.” diye konuştu.
1924-2002 arasında ortalama 8-10 yılda bir müfredatın değiştirildiğini ifade eden Özdemir, “AKP Hükümetleri döneminde ise her 5 yılda bir müfredat değişikliği yapıldı.” dedi. Müfredat taslağı ile Cumhuriyet dönemi müfredatından ve bilimden kopuşun taşlarının döşediğini savunan Özdemir şunları kaydetti: “15 Temmuz, aynı menzile birlikte giden bir siyasal parti ile bir cemaat yapılanması arasındaki çıkar çatışmalarının ve bütün devlet mekanizmasındaki yapıların çöküşüne neden olan bir girişimdi. Bunun, Ulusal Kurtuluş savaşımızmış gibi müfredata eklenmesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Peki, müfredatta bu siyasal partinin o cemaat yapılanması ile olan organik ilişkileri nasıl anlatılacaktır? Bunu gerçekten merak ediyoruz. Aynı menzile varmak için devleti nasıl çökerttiklerini müfredatta, derslerde nasıl anlatacaklar? 15 Temmuz hanin darbe girişiminin müfredata eklenmesinde iktidarın asıl amacının laik, demokratik Cumhuriyet’ten ve Atatürk’ten kopuşu, kuruluş ve kurtuluş mücadelemizi gölgelemek olduğu bu taslakta çok açık olarak görülmektedir.”
Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın, “Eğitim, bir endoktrinasyondur. Yani o ülkenin kuruluş iradesi, o Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri ne ise eğitime bunlar yansıtılır. Şimdi benim gördüğüm kadarıyla Türkiye’de doktrin yeniden yazılıyor. Ben bunun başlangıcının 2010 Referandumu olarak görüyordum. Ama şimdi anlaşılmaktadır ki, bu yeni Anayasa değişikliği ile birinci Cumhuriyetimizin tamamen yıkılışı, ikinci Cumhuriyetin hazırlıkları başlamıştır. Bu anlamda, milli eğitim müfredatında değişiklik yapılması da yeni bir doktrinin yazılarak, öğrencilerin endokrine edilmesi anlayışını hâkim olmaktadır.” diye konuştu.