CHP İzmir milletvekili ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi Mustafa Ali Balbay Milli Eğitim Bakanlığının müftülüklerle, dernek ve vakıflarla öğrencilere yönelik üretilen projeleri ve yapılan protokolleri Meclis gündemine taşıdı, “Bakanlık bütçesi nereye gidiyor” diye sordu.
Balbay eğitimde yürütülen bu çalışmalar için şunları söyledi:
“Milli Eğitim Bakanlığı İl-İlçe müdürlükleri, müftülüklerle ve çeşitli vakıf ve derneklerle ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik projeler üreterek protokol imzalıyorlar. İzmir’de ödülü altın olan “Siyer-i Nebi Yarışması”, Mersin’de ilkokul öğrencilerine yönelik “Minik Yürekler Kardeşlik Bilincinin Farkında” projesi, Hatay’da 5 yıl süreli il müftülüğü ile “Eğitimde İşbirliği Protokolü” imzalandığı kamuoyuna yansıdı. Hükümet her fırsatta bütçeden en yüksek payı Milli Eğitim Bakanlığına verdiğiyle övünüyor. Ama bakıyorsunuz eğitimi vakıf, dernek, cemaat ve müftülüklerle yürütüyor. Bütçeden en yüksek payı alan bakanlık eğitimde başka kurumlara mı muhtaç?”
İl-İlçe müdürlükleri ile müftülük, dernek ve vakıfların yaptıkları protokollerde öğrenci, veli, öğretmen ya da sendikalardan, uzmanlardan görüş alınıp alınmadığını soran Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğitimde ders kitaplarının ve materyallerin FETÖ yapılarına teslim edilmiş olması nedeniyle 19 Eylül’de başlayan 2016-2017 eğitim öğretim yılına ait ders kitapları henüz öğrencilere teslim edilmedi. Bu yetmezmiş gibi bakanlık yetkilileri hala başka cemaat, dernek, vakıf ve müftülükleri uydurulan proje ve protokollerle tekrar eğitime ortak ediyor. Okullara sokulan müftülük, dernek veya vakıf yetkilileri bakanlık kadrolarından farklı hangi yeteneklere ve donanıma sahip birinin bunu açıklaması lazım” diye konuştu.
Balbay hükümet yetkililerinin eğitim politikaları başta olmak üzere genel siyaset biçimlerinin 15 Temmuzu ülkemize yaşattığını unutmaması gerektiğini vurgulayarak, hükümeti Anayasanın 42 nci maddesinde yer alan “Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır… “ hükmüne sadık kalmaya davet etti.
14 yıldır eğitimde hangi vakıflarla, derneklerle ve müftülüklerle protokol imzalandığının açıklanmasını isteyen Balbay Başbakan Yıldırımdan şu sorularına yanıt istedi:
Milli Eğitim Bakanlığı ile İl/ilçe müdürlükleri tarafından ülkemiz genelinde 2002 yılından 2016 yılına kadar hangi müftülüklerle ve vakıf ve derneklerle hangi amaca yönelik protokoller imzalanmıştır? İl ve ilçe Müdürlüklerinin imzaladığı protokollerde yer alan müftülük, vakıf ve dernek isimleri ayrı ayrı nedir? Protokol şartları nedir?
Protokollerin imzalanmasında öğrencilerden, öğretmenlerden, velilerden, Okul Aile Birlikleri, Sendikalar, Akademik Odalardan görüş alınmakta mıdır?
Eğitimde ders kitaplarının ve materyallerin FETÖ yapılarına teslim edilmiş olması nedeniyle 19 Eylül’de başlayan 2016-2017 eğitim öğretim yılına ait ders kitapları henüz öğrencilere teslim edilmemiş iken, başka cemaat, dernek, vakıf ve müftülüklerin uydurulan proje ve protokollerle tekrar okullara ve öğrencilere musallat edilmesinin nedeni nedir?
Yapılan protokollerle okullara sokulan müftülük, dernek ve vakıf yetkilileri Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarından çok daha mı donanımlıdırlar? Bu kişiler hangi müfredata göre ve hangi kaynaklardan yaralanarak faaliyet yürütüyorlar?
İl/İlçe müdürlükleri ile ağırlıklı olarak dini grupların yaptığı protokollerle Anayasamızın 42 nci maddesinde ifade edilen “Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır… “ hükmü ihlal edilmiş olmuyor mu?
Hükümetinizin özellikle eğitime olan tutumu ve genel siyaset biçiminin ülkemize 15 Temmuzu yaşattığının farkında değil misiniz?
Bir yandan hükümet olarak bütçeden en yüksek payı Milli Eğitim Bakanlığına vermenizle övünürken, diğer yandan eğitimi vakıf, dernek, cemaat ve müftülükler aracılığıyla yürütmek ne ölçüde gerçekçidir? Bakanlık eğitimde başka kurumlara mı muhtaçtır?