''Sağlığına format At, Beynine Format At, Neuro Aşk, Yıka Beynini'' kitaplarının yazarı Barış Muslu, kariyeri ve özel hayatıyla ilgili samimi açıklamalarda bulundu.
Merhaba Barış Bey size takip edenler biliyordur fakat bir de sizden duymak isteriz, Barış Muslu kimdir?
Barış Muslu aslında bir sağlık sorunundan dolayı hayatı değişen bir kişidir. Aslında anne babasının onu bir plaza çocuğu, ileride yüksek seviyede bir yönetici olmasını planladığı, ama daha sonra kendi ilgi alanı ve çeşitli olaylardan dolayı kendini beyin işleyişi konularında bulan biridir.
Ama daha klasik bir şekilde kendimden bahsetmek gerekirse; 1975 yılında doğdum. Tarsus Amerikan Koleji'nde lise eğitimini sürdürürken ABD’ye giderek lise ve üniversiteyi bitirdim. 20 yaşında genç bir elektrik-elektronik mühendisi olarak Türkiye'ye döndüm. Profesyonel olarak çalışırken Koç Üniversite'nde işletme mastırını tamamladım. 2001 yılında kendi şirketimi kurdum ve farklı projelerde Türkiye'de ilk kez yüz binlerce kişinin kullandığı teknoloji servislerini kurdum.
Bu konuyla 1994 yılında Amerika’da tanıştım. 1994 yılından beri, beynin işleyişi ve beynin ruhsal ve bedensel sağlık üzerindeki etkileri üzerine araştırmalara devam ediyorum.
İlk defa ne zaman “Ben yazar olacağım” dediniz?
Aslında çok yeni bir süreç bu… 2010 yılında, üzerinde çalıştığım sistem öyle bir seviyeye gelmişti ki, ben bunu herkesle paylaşmalıyım diye düşündüm. Amacım yazar olmaktan ziyade, travmatik olayları beyinden temizleyerek gerçekten kısa sürede mucizelere vesile olan bu sistemi milyonlarca insanla paylaşmaktı. Bu benim için yapacağım tüm işlerden daha ulviydi. Ve her şeyi bırakıp bununla uğraşmaya karar verdim. Zaten 1 sene sonra yani 2011 yılında “Yıka Beynini” isimli ilk kitabım piyasaya çıktı.
Bir mesleğiniz daha var. Aynı zamanda mühendisiniz. Devam ediyor musunuz mesleğinize?
Ben hiçbir zaman tam olarak mesleğimi yapmadım. 1995 yılında üniversiteden mezun oldum. Yaklaşık 5-6 sene yazılım ve proje müdürlüğü yaptıktan sonar girişimci olarak özellikle teknoloji alanında şirketler kurup işler başlattım.
Neuroformat nedir?
NeuroFormat sadece bir teknik değil bir sistem ya da bir bakış açısı. Aslında sağlık, başarı, mutluluk gibi hedeflerimize ulaşamıyorsak bunun nedenleri çoğu zaman bilinçaltımızda. Beynimiz hayatımızda yaşadığımız birçok kötü olay aslında çoktan yaşanmış bitmiş olmasına rağmen, bu olayları arka planda yaşamaya devam ediyor. Bu olaylara yönelik “ilkel” tamamıyla koruma amaçlı tedbirler yaratıyor. Bu ilkel tedbirler aslında hayatımızdaki sorunları ortaya çıkarıyor. Utangaçlık, kilo, panik atak ve daha nice birçok sorun aslında geçmişte yaşadığımız olayların etkisinin beynimizde devam etmesiyle ilgili.
NeuroFormat:
Sistemi tamamıyla geçmişin negative izlerini silmekle ilgili. Tekniğe gelince... mesela kötü olayların bilinç altındaki etkisini temizlediğimiz uygulamayı kısaca özetleyeyim. Kişi gözleri kapalı bir şekilde, kendi bedeninde bu olayı yeniden yaşadığını hayal ediyor ve bir yandan bu olayı sesli olarak anlatıyor. Kötü olayı yeniden yaşarken, kötü hissettiği anlarda "zamanı durdurarak", gözlerini sanki kitap okur gibi en üstten başlayarak, sağdan sola sıra sıra yavaşça hareket ettiriyor. Bu göz hareketlerinin amacı, hangi göz pozisyonlarında duyguların çok daha yoğun olduğunu bulmak ve o kötü duygulara erişmek. Kötü duygunun en yoğun olduğu göz pozisyonu yakalandığı an, bu duyguyu vücutta bulunan nörolojik merkezlere yapılan vuruşla temizliyoruz. Aslında yoğun bir şekilde negative duyguları yaşatıp onları vücuttan deşarj ediyoruz.
Bilinçaltıyla ilgili kitaplar yazıyorsunuz, peki bu konuda eğitiminiz var mı?
Aslında, bu konuya 1994 yılında NLP üzerinden başladım. Kişisel gelişimle ilgilenenler NLP’yi sıkça duyar. Zira, bana göre artık modası geçmiş bir öğreti diye bilirim. Ancak ilk öğrendiğimiz zaman, gerçekten çok büyük bir değerdi bizim için. NLP'yi Türkiye'de ilk öğrenen ve uygulayanlardan biri olduğumu söyleyebilirim. Mühendislik okurken yaklaşık 20 yıl önce Amerika'da tanıştım bu öğretiyle. Aslında bence orada yolum değişti. NLP kişisel gelişime ve farklı yöntemlere ilgi duymam için başlangıçtı.
Yöntemi geliştirmek 2004 yılında vücudumda yaşamaya başladığım nedeni hiçbir şekilde anlaşılmayan, hiçbir şekilde temizlenmeyen ağrılardan kurtulmak amacıyla girdiğim uzun bir eğitim ve araştırma döneminin sonucunda oldu.
Kitaplarınızı hazırlarken size ilham veren şey nedir?
Kitaplarımı hazırlarken bana en çok ilham veren aslında, beynin ve bilinçaltı hakkındaki yanlış bilgiler diyebilirim. Onu iyi anladığınız zaman insanların hayatında devrim yaşanıyor. Bana ilham veren de, binlerce insanın hayatında bu devrimi görmek, onların hayatındaki sorunların birer birer nasıl çözüldüğünü gözlemlemek.
Bundan daha büyük bir ilham olabilir mi?
Kitaplarınızı okuyan insanların hayatında ne gibi değişimler olacaktır?
Yaşanmışlıkları silmeye benzer bir uygulamadan, onların olumsuz etkisini beyinden temizlemekten bahsediyorum. Zira yaşanmışlıklar beynimizde, psikolojimizde ve vücudumuzda birçok farklı etkiye sebep oluyor. Bu şuan düşünülen ve bilinenden çok daha fazla. Yaşadığımız kötü olayların etkisini beynimizden temizlediğimizde aslında olabileceklerin bir sınırı yok.
Bakın benim iddia ettiğim en önemli konu da bu. Yaşadığımız psikolojik ve sağlıkla ilgili sorunların en büyük nedeninin yaşadığımız kötü olayların etkisi olduğunu söylüyorum. Aslında beyin, travmatik olaylar sırasında sanki düğümlenerek, almaması gereken kararlar alıyor. Zaten biliriz ya, insanlar kötü olaylardan sonar hayatlarında psikoloji ve sağlık açısından daha da büyük sorunlar yaşayabilirler.
Peki ya bu yaşanılan olayların duygusal etkisi çok etkili bir şekilde temizlenebilirse? İşte bizim yaptığımız da bu…
Yine de sistemin en başarılı uygulandığı alanlar korkular, panik, sigara bırakılması, diyet ve sporsuz kilo vermek, mutsuzluk, takıntılardır. Vajinismustan, tırnak yeme alışkanlığına, 30 seneden beri süren çığlık şiddettinde hıçkırıktan, spor performansının arttırılmasına kadar birçok alanda başarılı olarak kullanılıyor. Sonuçta sorunların beyinden çözümüyle ilgilenen bir sistem, hayatın her alanında başarı vadedecektir.
Özellikle belirli bir travmatik olay sonrası oluşan tüm sorunlarda çok hızlı şekilde iyileşme sağlanma ihtimali oldukça yüksektir. Tabii ki garanti verilemez, ancak belirli bir olay sonrası ne tür sorunlar ortaya çıktıysa, o sorunların bizzat beyin tarafından sonlandırılmasından bahsediyorum.
Bizim iddiamız şu, sorunlar bizzat beyinden başlıyor. Onların sonlandırılması gereken yer yine bizzat beynimiz. Bu kadar basit…
Ünlü isimlerle çalışmalarınız oluyor mu? Eğer oluyorsa ünlü isimlerin en büyük korkusu nedir?
Evet uzman psikologlardan oluşan ekibimiz birçok ünlüyle çalışıyorlar. Aslında enteresan bir şekilde ünlülerin çoğunda uçak korkusu var. Bunu anlamak zor değil zaten, ünlülerin hayatları yollarda geçiyor. Yaşadıkları kötü bir olayla da çoğu belli bir sure sonra uçağa çok zor binmeye başlıyorlar. Bu konuda daha once bir TV programında açık bir şekilde bize teşekkür ettiği için adını vermekte bir sakınca duymuyorum. Ama mesela tam 30 yıl boyunca asla uçağa binemeyen, Avrupa’ya bile arabayla seyahateden PerihanSavaş, bizimle sadece birçalışmadan sonar uçağa binmeye başladı. Ve hala da keyifle biniyor.
Diğer bir konuysa yakınlarını kaybetme korkusu. Bu korku hepimizde var. Ünlülerin gerçekten yalnız kalma korkusu var. Evet belki çevrelerinde birçok insane görünüyor, ancak gerçekten güvendikleri insanları kaybetmekten korkuyorlar.
Bilinçaltıyla ilgili bir program sunmanızı isteseler Kabul eder misiniz?
Bunu seve seve yapmak isterim. Aslında bu konuda bilim adamlarının bile yanlış bildiği o kadar konu var ki. Ezber bozmak, kitaplarımı okuyan ya da bize eğitime gelenlerin dışında da milyonlarca insanın hayatına pozitif şekilde dokunmak gerçekten muhteşem olur.
Yazarlar dünyasında kimleri beğeniyorsunuz?
Aslında beni yakından tanıyan herkes bunu bilir ama yine de burada bir şey itiraf edeyim. Ben asla kurgu roman ya da hikaye okuyamayan biriyimdir. Evet çok kitap okurum, ama bunlar hep bilgi edinme amaçlı okuduğum kitaplardır. Tabii ki insani bir romandan da çok şey öğrenebilir. Ancak, 21.Yüzyılda böyle bir dönemde öğrenmek istediğim onca şey varken çok daha hızlı yapmaya çalışıyorum. Roman okurken öğrenmek benim için biraz yavaş kalıyor açıkçası.
Bir dönem çok fazla tarih, siyaset ve ekonomi okudum. Yaklaşık 7-8 senedir bunu da çok azalttım.
Şu an açıkçası beyin, sağlık ve psikoloji konusunda okumayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum. Bunlar da hep yabancı dilde kaynaklar ve makaleler oluyorlar. Açıkçası benim takip ettiğim bilim adamları pek tanınan bilinen yazarlar değiller.
Kitaplarınızı hazırlarken hedef kitlenizi neye göre belirliyorsunuz?
Benim hedef kitlem herkes. Çünkü anlattıklarım ben dahil herkesi ilgilendiriyor. Yalnız yazdıklarımı basitleştirmeye çalışsam da, çok basit ve kolay anlaşılan konular yazmıyorum. Yani yazdıklarım, “pozitifol, hayatını yaşa, gülümse…” gibi basit ve herkesin bildiği anladığı önermeler değil.
Açıkçası hedef kitlemin okumayı araştırmayı seven, ezbere değil mantığa göre görüşlerini oluşturan insanlar olduğu kesin. Ayrıca ne kadar eğitimli olursa olsun, açık görüşlü insanları hedefliyorum. Çünkü, bize yüzlerce senedir öğretilen hepimizin ezbere bildiği bir bilginin aslında yanlış olduğunu söyleyebiliyorum. Ki gerçekten bu böyle… Anlattıklarım birçok paradigmayı sorguluyor, özellikle batı tıbbının semptomları bastırıyor olması açısından anlattıklarım birçok konuda ezber bozuyor.
Kısacası eğitimli, araştırmayı seven açık görüşlü insanları hedef kitlem olarak görüyorum.
MURAT FIRAT