Dün akşam saatlerinde açıklandı, 40 yılı aşkın süredir ülkemizde insanların canlarına ve mallarına karşı terör eylemi içinde olan PKK'nın durumu.
Silahlar bırakılacak!
Terör örgütü feshedilecek!
Kararı veren değil de, kararını açıklayıp, uyulmasını isteyen terör örgütünün cezaevindeki kurucusu.
Kendi kararını, kendisine göre açıklayan terör örgütü liderinin sözü dinlenir mi, dinlenmez mi onu zaman gösterir!
O zamanın sonunda neler olur, onu da diğer zamanlar gösterir.
Türkiye Cumhuriyeti açısından bakarsak MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, 'Çıksın açıklasın, terör örgütünü fesih etsin' çıkışı normal değildi.
Türkiye Cumhuriyeti açısından bakarsak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Ya silahları bırakırlar, ya da silahlarıyla birlikte yok olurlar' söylemi normal değildi.
Belki her zaman 'teröre karşı mücadeleden taviz vermeden' sözleri çok tanıdık, belki 'terörün kökünü kazıyacağız' sözleri çok aşina gelebilir kulağımıza ama bu son çıkışlar hiç de normal değildi.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'deki hakimiyetini artık bütün dünya kabul etmişti.
Eski Suriye'nin, Rusya'nın, İran'ın, ABD'nin, Fransa'nın, Almanya'nın, İsrail'in bölgedeki terör eylemlerini bir kurtuluş, bir kuruluş nidasıyla desteklediği zamanlar artık mazide kalmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti, milli teknoloji hamlesiyle, diğer ülkelerin bu desteklerinin altını boş bırakmıştı.
Suriye'nin devrik, kaçak ve sığıntı devlet başkanı Beşar Esad'ın gitmesiyle yeni oluşuma giden Suriye Arap Cumhuriyeti'nin varlığı, bölge açısından ve Türkiye açısından büyük değişimleri de beraberinde getirdi.
Kartlar yeniden karılmadan, oyunun galibinin Türkiye Cumhuriyeti olduğu kabul edildi.
Gelinen noktada bu kadar güçlü iken, Türkiye Cumhuriyeti'nin terör örgütüne silah bırakmayı ve kendini feshetmesini istemesinin tabi ki başka bir anlamı vardı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olan ve her vatandaş gibi yasal haklara sahip olan Kürtlerin daha fazla canının yanmaması için şans tanındı.
Suriye'nin Kuzeyi'nde kıskaç içinde kalan PKK uzantısı PYD'nin durumu, Irak'ın Kuzeyi'nde başını girdikleri mağaradan çıkaramayan PKK'nın durumu, bitiş öncesi son çırpınışlar gibiydi.
Ortaya barış kelimesi atılmasının nedeni de bu, daha fazla ölümler olmadan barış olması.
Bu barışın sonunda tabi bir de zafer var!
O da Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını kullanarak ve yeni yüzyıla daha güçlü şekilde girmenin yolunu bulması.
Barışın içine çomak sokmak isteyenleri dinlemeyin!
Barışın içine çıkar ilişkisi sokmak isteyenleri dinlemeyin!
Barışın içine alış-veriş sokmak isteyenleri ise hiç dinlemeyin.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ülkenize sahip çıkın, barış içinde yaşamayı tercih edin.
Vesselam!