İzmir'de sinema eğitimi almış gençlerin bile çalışmak için İstanbul’a gittiğini ve kentte sinema sektörüyle ilgili büyük bir eksik olduğunu fark edince, İzmir'de film çekmeye karar verdiğini belirten Barutçu, markalarının tanınmaya başlamasıyla kendilerine olan güveninin de arttığını söyledi.
Ekiplerine yeni katılan arkadaşlarıyla birlikte, film sektörüne katkı sağlama, sanat üretme ve İzmir’de sinemayı yaşatma aşkıyla yola çıktıklarını kaydeden Murat Barutçu, Seçilmiş XII filmiyle ilgili soruları da yanıtladı.
İlk filmleri olan 11'de birbiriyle özdeşleşmiş ikizler bulunduğunu belirten Barutçu, “Birbirine benzeyen iki rakam. Filmin konusu da bildiğiniz üzere aile dizimi ve otoskopi hastalığı bulunan bir karakterdi. Bu filmde ise 12 rakamının evrendeki gücünü görüyoruz. Seçilmiş bir karakter 12’nin sırrını keşfetmek için yola çıkıyor. Zaten o noktadan sonra korku ve hayret verici enfes bir hikaye başlıyor. İsim de buradan geliyor. Seçilmiş XII'' diye konuştu.
Başrolde Berna Üçkaleler'in oynadığı Seçilmiş XII filminde Üçkaleler'e, Şevket Süha Tezel ve Umut Demirdelen gibi büyük işlere imza atmış oyuncular eşlik ediyor. Filmde ayrıca 11 filminde de rol almış Anıl Can Yılar, Barış Efe Sepidzi, Cansu Şahin de yer alıyor. Filmde rol alan diğer bir isim de Buse Sevindik.
KARANTİNE ADASI HİKAYELERLE DOLU
Seçilmiş XII filmini, Urla’nın Karantina Adası'nda çekmelerine ilişkin de bilgi veren Murat Barutçu, Karantina Adası'nın geçmişiyle, tarihiyle dokusuyla mükemmel bir yer olduğunu ve bu adadan Amerika, Hırvatistan ve İzmir’de olmak sadece üç tane bulunduğunu vurguladı.
Adadaki hastanenin 1800'lü yıllarda Osmanlı tarafından inşa edildiğini ve yurtdışından gelen insanların ülkeye girmeden önce sağlık taramalarını yapılması amacıyla kullanıldığını söyleyen Barutçu, sözlerine şöyle devam etti: ''İçeride kıyafetlerin dezenfekte edildiği büyük buhar kazanları insanların yıkandığı büyük duşlarda var. Yaya olarak gezmek mümkün değil zaten. Çok büyük yüz ölçümüne sahip bir ada. Doğası da çok güzel. Bu zamana kadar o tarihi dokusu ve çevresi çok güzel korunmuş. Yerel halkın anlattığı ise içeride bir sürü korku dolu hikâye olması. Zamanında orada ölen insanların ruhlarının hastane ve ada içinde gezdiği söyleniyor. Tabii, ister istemez bu bilinçle gittiğiniz için içinizde bir ürperti oluyor. Ekip arasında da burada hayalet yoksa dünyanın hiçbir yerinde yoktur esprisi dolaşıyordu. Yaşadığımız küçük bir olaydan dolayı kimse yalnız başına bir yere gidemedi adada. Herkes ekipçe geziyordu''
BİR UMUT OLDUK
Bir sonraki projelerinin de 13 isimli film olacağına değinen Barutçu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Farklı projelerimiz her zaman var. Carat Film sadece film çekerek değil, büyük bir sinema okulu ve sürekli sanat üreten bir fabrika haline gelerek de misyonunu yerine getirmeli. İzmir buna o kadar uygun ki; kendini göstermek isteyen yetenekli o kadar çok insan var ki; olanak bulup ailesel maddi durumlardan dolayı İstanbul’a gidemiyorlar. Biz onlar içinde bir umut olduk diyebilirim. Sürekli gelen mailler var. Bizimle çalışmak isteyen, projelerimizde yer alıp bir şeyler öğrenmek isteyen. Biz de bunu sadece film setinde değil, açacağımız okulda bu arkadaşları eğitip belli bir noktaya getirerek ardından film setlerimizde pratik yapmalarınıı ve tamamen işi öğrenmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Sonra İzmir’de kalma veya farklı bir şehre gitme kararını kendilerine bırakmak istiyoruz''