Günümüzde değişen trendlerin, çoğu şirket tarafından gözardı edildiğini ve kurumsallaşma kavramının da önem taşıdığını kaydeden Mutlu, sorunları aşmak için objektif bir danışmanlık hizmeti alınmasının şart olduğunun altını çizdi.
Şirket olarak kurumsal eğitim, yönetim danışmanlığı ve bağımsız denetimler konusunda hizmet verdiklerini belirten Hülya Mutlu, “Şirketlerin o anki fotoğrafını çekerek üçüncü bir göz olarak firmalara durum tespiti ve yapılması gereken iyileştirmelerle ilgili raporlama yapıyoruz. Sağlık, turizm ve tekstil alanlarında yoğunlaştık. Bu sektörlerin süreçlerini, ihtiyaç ve sorunlarını iyi biliyoruz” diye konuştu.
Türkiye'deki şirketlerin % 95'den fazlasının aile şirketi olduğunu hatırlatan Mutlu, bu şirketlerin gayrisafi milli hasılanın % 70'ini karşıladığını ve ekonomi için büyük önem taşıdıklarını dile getirdi.
AİLE ŞİRKETLERİNDE KURUMSALLAŞMA SORUNU
Aile şirketlerinde yaşanan en büyük sorunların başında süreklilik ve kurumsallaşma geldiğini ifade eden Hülya Mutlu, “Aile şirketlerinde kurumsallaşma konusunda yaşanan sorunların temelinde aile üyelerinin güç kavgaları, kuşaklar arası fikir ayrılıkları bulunuyor. Aile şirketleri kurumsallaşmak istiyor; fakat aile üyeleri, şirket yönetiminde pasifize olmaktan korkuyorlar. 'Profesyonel yöneticiler işi ele alacak' endişesi taşıyorlar. Burada önemli olan ailenin o işi yapabilecek liyakat ve yeterlilikte olması. Liyakatı uygun kişiler aile üyeleriyse onlar yöneten olabilir; ama tam tersi yönde direnmek şirkete zarar verir. Aile şirketlerinin uzun ömürlü olması ülke refahı açısından bu derece önemli iken, her bireyin şirketlerin sürdürülebilir olması için çaba göstermesi gerekiyor. Aile şirketleri belli bir büyüklüğe ulaştıklarında artık kamuya mal oluyorlar. Belirli bir aşamadan sonra şirketin aileye değil, ailenin şirkete hizmet ediyor duruma gelmesi lazım” diye konuştu.
İZMİR'DE BİRLİKTE İŞ YAPMA KÜLTÜRÜ GELİŞMELİ
İzmir ve Ege Bölgesi'nin Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Mutlu, İzmir'in en büyük sorununun birlikte iş yapma kültürünün gelişmemesi olduğunu söyledi.
Hülya Mutlu sözlerine şöyle devam etti: “Ben İzmir'i içine kapanık bir kent olarak görüyorum. Batılı firmalar bir proje yöneteceği biri işi, bir kenti ya da bir şirketi geliştireceği zaman mutlaka tüm belirleyici ilgili taraflar olarak senkronize olarak çalışır. Eğer bir kentte tüm ilgili taraflar arasında (devlet, belediye, yatırımcı, STK ve meslek örgütleri) işbirliği yoksa bir yere gitmek ve gelişmek zorlaşır. İzmir’de ilgili taraflar, ortak bir noktada buluşamayıp senkronize olamıyor diye düşünüyorum. Kente nitelikli iş gücünü çekmek için sorunların üzerine çalışmak ve İzmir markasını güçlendirmek gerekli”