Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan, Ramazan Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Erbaş, mesajında tüm İslam aleminin bayramını tebrik ederek, şunları kaydetti:
“Hayat, güzergahında belli durakları olan zamansal bir yolculuktur. Bu yolculukta insan, kendisine bahşedilen süreyi hakkıyla değerlendirebilmek, ömrünü imar edebilmek ve neticesinde sonsuz huzura nail olabilmek için tam bir teslimiyetle zamanın Rabbine sığınmak durumundadır. Bu minvalde kapsamlı ve yoğunlaştırılmış bir irade, ahlak ve değer eğitimine tabi tutulduğumuz ramazan ayı, bizleri oluşturulma anlam ve gayesini kavramaya ve iman bilincine varmaya hazırlayan en bereketli durak olmuştur.
Nitekim ramazan ayında özellikle oruç ibadetiyle nefsimizin arzularını kontrol etme, sabrı ve şükrü öğrenme, takvaya ve huzura ulaşma imkanı bulduk. Kendimize daha fazla zaman ayırma, iç dünyamızın derinliklerine yönelme, çevremize karşı bir farkındalık geliştirme fırsatı yakaladık. Maddi, manevi arınmanın, öze dönmenin ve yenilenmenin kapılarını araladık. Bir taraftan sahur ve gece ibadetleriyle ruhumuzu beslerken diğer yandan iftar sofraları, zekat, fitre ve sadakalarla paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma şuurunun doruklarına ulaştık. İhlas ve samimiyetle eda edilen Ramazana mahsus ibadetlerin bizlere kazandırdığı değerler, zihin ve gönül dünyalarımızda benzersiz güzelliklere vesile oldu. Sahurun, iftarın, teravihin, Kur’an tilavetinin gönüllerimizde ve zihinlerimizde bıraktığı tatlı heyecan, bizlere hayatı aynı güzellikte devam ettirme azmi ve kararlılığı kazandırdı. Aynı zamanda, hayatın gayesini geçici hazlara indirgeyen anlayışlara karşı bir meydan okuma iradesi ve hayat yolculuğunun rotasını istikamet üzere sabit kılma dirayeti kazandırdı. Bütün bu kazanımların neticesinde bayram sevincine eriştik.
Ramazan bayramı, bir bakıma nefis terbiyesinden alnının akıyla çıkabilmenin bayramıdır. İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak ölçülerine sadakatle ortaya konan sarsılmaz bir dirayetin karşılığında Allah’ın müminlere latif bir armağanıdır. Dolayısıyla ramazan ayının bizlere kazandırdığı sorumluluk, takva ve kulluk bilinciyle ömrümüzü ramazan gibi yaşamaya gayret edelim. Kur’an-ı Kerim’i ve Sünnet-i Seniyye’yi hayatın merkezine yerleştirerek tevhit, adalet, merhamet ve iyilik yolundaki yürüyüşümüze ramazandan sonra da devam edelim. Unutmayalım ki dünyanın sıkıntılarıyla yorulan ruhlarımız, ancak Kur’an-ı Kerim’in şifa veren hakikatleri ve Sünnet-i Seniyye’nin ufuk açan hikmetleriyle beslendiğinde huzur ve sekinete kavuşacaktır.
Kardeşlerim! Bugün Doğu Türkistan’dan Batı Sahra’ya uzanan devasa İslam coğrafyasında maalesef bayramlarda bile hüzün, keder, acı ve gözyaşı devam etmektedir. İşte Filistin ve Kudüs. Yıllardır işlenen katliamlarla adeta yetimler yurduna dönüşen Gazze.
Yürekleri dağlayan görüntülerin bayram sevinçlerini hüzne boğduğu bu günler, kardeşliğimizi hatırlayarak gönülden gönüle köprüler kurma zamanıdır. Yaşanan acıların, sistematik katliam, işkence ve tacizlerin son bulması için yüce Mevla’ya yakarma zamanıdır. Dökülen masum kanlarının durması, yetim feryatlarının dinmesi, mazlumların gözyaşlarının silinmesi, bütün kardeşlerimizin bir an önce zulümlerden kurtulması için sözlü dualarımızı fiili dualarımızla destekleme zamanıdır. Vakit, umudunu bize bağlamış, gözlerini yollarımıza dikmiş bekleyen gariplerin, kimsesizlerin, yetimlerin, öksüzlerin imdadına koşma vaktidir. Hem bu fani alemde hem de dar-ı bekada gerçek bayramlara ulaşmanın yolu buradan geçmektedir.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve alem-i İslam’ın Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu günlerin sevgi, dostluk, barış ve huzurun yeryüzüne hakim olduğu bir dünyanın inşasına vesile olmasını yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.”