Antalya’da başlayan ve günlerdir devam eden yangın hepimizin yüreğini dağladı.
Güzelim çam ormanlarımız, bilinçli veya bilinçsiz insanlarca resmen kundaklandı. Antalya’yı saran yeşil alan kül olurken, yanan sadece ağaçlar olmadı. Tüm canlılar ateşten kaçtı. Başta ise insanlar.
İşte o zor günlerinde ülke olarak yangın yerinde olduk, kalbimizle, duamızla, maddi imkânlarımızla.
İzmirli olarak başta bir olay karşısında çok duygulandım, etkilendim onu da buradan yazmak istiyorum.
Buca Belediye Başkanı Avukat Erhan Kılıç’ı aradım.
Yangın yerinde Antalya Manavgat’ta olduğunu ilk o anda öğrendim.
Başkan Kılıç, sadece kendisi değil, belediyeden birçok ekibini de alarak yangın yerine koşan ender yerel yöneticilerdendi.
Başkan Kılıç’tan önce oradaki durumu canlı canlı dinledim, sonra orada neler yaptıklarını.
Buca Belediyesi’nin, yemek arabasından, ambulansından, havyan hastanesinden, insan gücüne kadar birçok unsuruyla orada olan Başkan Kılıç, sabahlara kadar yangına hem müdahale desteği verdiklerini, hem de yangından etkilenip, evini barkını terk etmek zorunda kalan vatandaşların ihtiyaçlarını karşıladıklarını söyledi.
Başkan Kılıç, en çok da, seyyar hayvan hastanelerinin orada çok işe yaradığını, birçok hayvana hastanelerde ilk müdahalelerin yapıldığını, müdahale yapılan birçok hayvanın da hayata tutunmalarını sağlandığını söyledi.
Türkiyeli olarak yangına üzüldüğüm kadar olmasa da, Başkan Erhan Kılıç’ın ve ekibinin orada olmasına bir İzmirli olarak çok ama çok sevindim, gurur duydum, birlik ve beraberlik duydum.
Aynı dayanışmayı İzmir’i sarsan son depremde de görmüştüm.
Ben inanıyorum ki, biz de birlik, beraberlik ve dayanışma olduğu sürece, Başkan Kılıç gibi sorumluluğunun sınırını değil, sınırsızlığını bilen yöneticiler olduğu sürece, yanan her ağacın yerine yenisini diker, Antalya’yı, Manavgat’ı, Bodrum’u yeniden eski haline getiririz.