İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu'nun (BASİFED) çevrim içi toplantısına katıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe'nin de yer aldığı toplantının açılış konuşmasını yapan BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, Başkan Tunç Soyer'in önceki hafta Gediz Nehri'ndeki kirliliğe dikkat çekmek amacıyla düzenlediği 4 günlük inceleme gezisini hatırlatarak konuşmasına başladı. Bu çalışmanın çok önemli olduğunu belirterek Soyer'e teşekkür eden Kasalı, “Ben bunu devrimci bir tavır olarak görüyorum. Çünkü memleketimizde belediyecilik yalnızca kaldırım, çöp ve trafikten ibaret olarak algılanıyor. Gediz Nehri'ndeki kirlilik bilindiği halde, görmezden gelindi” dedi.
“Çalışmanın Türkiye'ye örnek olması lazım”
Birçok ülkede göller, denizler, ırmaklar ve nehirlerin tabiat varlığı olarak kabul edildiğini, buraların zenginlik olarak görüldüğünü ifade eden Mehmet Ali Kasalı, “Ama bizim nehirlerimiz çevreyi kirleten bir varlık olarak görülüyor. Öyle bir çığır açtınız ki başka hiç bir şey yapmasanız bile bu çalışmalardan dolayı sizi kutluyorum ve bu konuda size katkı vermek isteriz. Bu çalışmanın Türkiye'ye örnek olması lazım. 20 senelik bir menfaat için yüz binlerce yılda oluşan bu değerlerin yok edilmeden korunması lazım. Bunun aksi ihanettir” diye konuştu.
Gediz Nehri kirliliğine yönelik rapor hazırlanacak
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de Kasalı'nın sözlerinin kendisini hem onurlandırdığını hem de çok cesaretlendirdiğini söyledi. Başkan Soyer, “Bu gerçekten tek başına benim altından kalkacağım bir şey değil. Ben İzmir'e güvenerek, sizlere güvenerek bu yola çıkıyorum. Sizin de beni yalnız bırakmadığınızı görmekten dolayı çok büyük memnuniyet duyuyorum. El birliği ile bunu başarabileceğimize inanıyorum” dedi.
Gediz Nehrindeki kirliliğin önlenmesine yönelik yapılması gereken çalışmalarla ilgili rapor hazırladıklarını ve rapor tamamlandığında bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne (DSİ) göndereceklerini ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi: “Tüm kurumların bu çalışmaya katılmasını, elini taşın altına bir şekilde sokmasını isteyeceğiz. Bizim yapacaklarımız konusunda da onlara bilgi vereceğiz. Onlardan da bizim yapmamız gereken çalışmalar varsa, ne yapmamızı istiyorlarsa onları söylemelerini isteyeceğiz. Topyekün bir çalışma yapmak istiyoruz. Biz, yok sayılan bir konuya parmak bastık. 4 gün ayırdığımız Gediz Nehri kirliliğine dair röntgen çektik. Ve tabloyu bütün çıplaklığıyla ortaya koyduk. Şimdi hep beraber gereği neyse onu yapmaya çalışacağız.”
“Yanlış anlaşıldığımız yerler olabiliyor”
Başkan Tunç Soyer, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı'nın, “Merkezi hükümetle temaslarımız ve ilişkilerimiz açısından iş dünyası olarak bize düşen bir rol var mı? Hangi konularda size yardımcı olabiliriz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hepimiz aynı şehirden ekmek yiyip, aynı şehrin havasını soluyoruz. Bu kadar siyasi bölünmüşlükle, bu kadar siyasi ayrışmayla ne o ekmeği büyütmek ne o havayı temizlemek mümkün değil. Biz bu tuzaklara düşmeden, mümkün olduğu kadar bu sığlığın dışına çıkarak, daha geniş daha kucaklayıcı bir yaklaşım sergilemek istiyoruz. Böyle bir yaklaşım taşıdığımız için de tıkandığımız yerlerde, kendimizi iyi ifade edemediğimiz yerlerde bizi anlayan insanların da yanımızda olmasını isteriz. Sadece bireyler değil kurumların da yanımızda olmasını arzu ederiz” dedi.
“Siyasi hamle olarak algılanmamalıydı”
Siyasi kutuplaşmanın vardığı boyutu Alsancak'taki elektrik fabrikasını örnek göstererek sürdüren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şöyle devam etti: “Göreve geldikten bir hafta sonra elektrik fabrikası ihalesi yapıldı. 35 milyon lira ödemeyi taahhüt ettik ve niyetimiz İzmir'e bir kültür merkezi kazandırmaktı. O sembol binanın kurtarılmasını sağlamak istedik. Ne yazık ki ihale iptal edildi, üzerinden iki yıl geçti. Bina biraz daha çürüdü, biraz daha fazla yıkılmaya doğru gidiyor. Bu bir siyasi hamle olarak algılanmamalıydı. Böyle bir niyet de hedef de yoktu. Ama böyle algılandığı için muhtemelen bu noktadayız. Bunlar İzmir'e zarar veriyor ve kent kaybediyor. Biz de bu noktaya gelmek istemiyoruz. Bunun bir tarafı olmak, İzmir'in zarar gördüğü bir sonucun sebebi olmak istemiyoruz. O nedenle bu konuda son derece titiz ve özenli davranmaya gayret ediyoruz. Her konuda desteğinize ihtiyacımız var. İzmir dayanışmasını çok önemsiyoruz. Çok kıymetli buluyoruz. Hiçbir kentte bu kadar güçlü bir dayanışma ağı olmadığını düşünüyoruz.”