İletişim uzmanı Ali Kayadibi, dili kullanma biçiminin toplumu şekillendirmedeki etkisinin bu bayramda da görüldüğünü belirterek, “Bayramdan aldığımız zevk veya ilgisizlik sosyal medya aracılığıyla kullandığımız dilde de kendini gösterdi” dedi.
Mesajları hazırlayan bazı kişilerin dini jargonu kullanmadaki acemiliğiyle geleneksel dilin gücü arasındaki farkın kendini gösterdiğini belirten Kayadibi, gelenek ve görenekleri pekiştiren dini bayramlar hakkında algıyı da kullanılan ifadelerin etkilediği görüşünü savundu.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Görevlisi, iletişim uzmanı Ali Kayadibi, toplumun şekillenmesinde dilin öneminin içinde bulunduğumuz Kurban Bayramında bir kez daha net olarak görüldüğünü söyledi. Özellikle sosyal medya aracılığıyla hazırlanan kutlama mesajlarındaki dil seçiminin, aynı bayramı iki farklı algıyla sunduğuna dikkat çeken Kayadibi, “Kurban’ın dini bayram olması nedeniyle dini terminolojiyi kullanmaktaki ısrarı, ortaya samimiyetten uzak bir anlam çıkarıyor. Diğer yanda dini duyguları zayıf kişilerin mesajlarında da bayram heyecanından yoksunluk dikkat çekiyor. Her zaman olduğu gibi bayramın ruhuna uygun geleneksel dilin etki gücü kendini fark ettiriyor” dedi.
Din, gelenek ve görenek, sanat, dünya görüşü, tarih gibi temel kültür unsurlarının geçmişten geleceğe dil aracılığıyla taşındığını hatırlatan Ali Kayadibi, toplumu ayakta tutan bu unsurların her birinin saygıyı hak ettiğini söyledi. Dili, “Milletin ses dünyası” diye tanımlayan Kayadibi, “Dil ve din ayrılmaz ikilidir. Doğru, bütünlük içinde yürümesi halinde toplumun dinamikleri sağlam temeller üzerinde yükselir. Dil, toplum içinde değerini kaybederse birlik anlayışı da zedelenir. Bunun en açık örneğini içinde bulunduğumuz Kurban Bayramında görmekteyiz. İnanç ve kültüre dair bütün unsurları taşıyan dilimize önem verilmeli. Aksi halde ayrıştırıcı bir hal alır. Dilin birleştirici gücünü kullanmak toplumsal gücümüzü de artırır” diye konuştu.
TATLI DİLİN YERİNİ SOĞUK MESAJ
Türk topluluklarının tarihin hiçbir döneminde devletsiz kalmadığını hatırlatan eğitim uzmanı Ali Kayadibi, yüzyılların içinden süzülüp gelen din, gelenek görenek, kültür ve dünya görüşlerinin yeni nesillere aktarılmasında ortak ve verimli bir dil kullanılmasını önerdi. Kayadibi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurban Bayramı mesajlarını okuduğumuzda hepsinde, ‘Küskünlerin barıştığı…’ diye başlayıp, ‘… şöyle olsun, böyle olsun…’ temennileriyle bitiyor. Yaratıcılıktan, özgünlükten ve heyecandan yoksun bu dil bayramın dönüştürücü kudretini de yok ediyor. Toplun içine varlığını güçlü biçimde göstermek isteyen kişiler de çoğunlukla aile ziyaretleriyle bayramın özüne uygun sohbetlerle heyecanı paylaşıyor. Diğer yanda sosyal medya aracılığıyla samimiyetten uzak, soğuk ve her yerde aynı kalıpla bayram kutlama mesajları da dikkat çekiyor. Bu açıdan baktığımızda dilin gücü ve etkisini bir kez daha net olarak görüyoruz.”
Bayramları, “küskünlerin barıştığı özel günler” olarak tanımlayan mesajların yaygın olarak kullanılmasının gelenek haline geldiğini, ancak işlevsel olarak dini jargonun uygulamada pek görülemediği görüşünü savunan iletişim uzmanı Ali Kayadibi, “Özellikle yeni nesle geçirilecek dini duygularla bezenmiş bayram ritüellerinin, kalıcı olabilmesi için dile doğru anlamlar yüklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bize ait ne varsa, geleceğe taşınması için büyüklerimizden öğrendiğimiz dil, dil, kültür ve yaşantıların da doğru kullanılması gerekir. Gelenekler, uzun bir insanlık tarihinin mirasıdır ve saygıyı hak etmektedir. Toplumun ilerlemesine engel teşkil eden tarafları ayıklanır. Ancak, toplumu bir arada tutan değerlerin hepsi dilde toplanır. Bir konuşma eğitimi uzmanı ve iletişimci olarak dilin etkili ve güzel kullanılmasında uyarıyı bir görev olarak kabul ediyorum” dedi.