Yine bir Bayram sabahı gelip çattı. İçeri girecek senmişsin gibi arsız arsız çalıyor kapımı... Açasım yok kapıyı. Kulaklarımı kapatıp, yatağıma yatıyorum. Öyle bir uyumak istiyorum ki bana uğramadan gelip geçsin. Kimsenin bayramlaştığını görmek istemiyorum, kimseyle bayramlaşmak istemiyorum.
Haksızlık ediyorum, bencillik yapıyorum annesi yaşayanlara ama sen bu dünyadan çekip gittikten sonra ben bayramların gelmesini istemiyorum anne! Beş yıl boyunca kaç özel gün geldi geçti ama bu lanet olası acı yerini hiç değiştirmedi. Değil acının dinmesi hafiflemedi bile...
En son elini öptüğün Bayram gününü hatırlıyorum,. Ankara Hacettepe Hastanesinin Beyin Cerrahi servisindeydik. Ameliyatının 27. günüydü. Bayram gününü yoğun bakımda geçirmemen için doktorundan özel izinle seni odaya çıkarttırmıştım. Tüm aile bir arada olduğumuz son bayram günü olduğunu bilmiyordum ki anne... Senin bize bakışlarındaki toprak kokusunu alamadım, elini öptüğümüz zaman sıkıca ellerimizden tuttuğun an bir daha elini öpemeyeceğimizi söylemek istediğini anlayamadım ki anne. Aptaldım o gün ben. Seni karşımızda canlı canlı yatıyor görmenin mutluluğundan bakışlarındaki vedayı anlayamadım, affet!
Hatırlıyor musun sen ne zaman bir kanepeye uzansam küçük çocuk gibi yanına sokulup, ince uzun parmaklarımla kirpiklerine dokunup, kıkır kıkır gülerek seni uyandırırdım. Uyanışların hep huysuz olurdu ve asık suratınla ''Bir rahat ver kızım da dinleneyim.'' derdin. Dinlenme anne, kalk hadi kahve içelim balkonda derdim. Kıyamazdın bana kalkıp hemen balkona köşene geçerdin. Yaptığım kahveyi yudumlarken yine uykumun içine limon sıktın , ben seni uyandırmaya kıyamıyorum ama sen bana hiç rahat vermiyorsun be Ayça derdin. Yanağından öpüp; anneler uyumaz, anneler kızlarına hayır diyemez diyerek güzel gözlerinde gülüşlerini yakalardım.
Eeee şimdi ne değişti anne?
Neden sesimi duymuyorsun?
Yanındayım bak, yanına yatamıyorum ama toprağını öpüyorum. Gönülsüz oldu ama çiçekler getirdim sana. Oysa bu çiçekler en çok balkonundaki renkli saksılara yakışıyordu. Yakışmıyor anne yakışmıyor, sana ne bu beyaz mermerler yakışıyor ne de bu çiçekler yakışıyor. Kirpiğine, yüzüne el süremiyorum. Seni sarıp sarmaladığı için toprağınla kavga ediyorum. Toprağın sağır, beni duymuyor anne. Ama bilirim ki sen beni duyarsın anne.Uyan, kalk hadi evimize gidelim diye sana bağırıyorum, sen de sağırlaşmışsın anne! Sen de toprağına benzemişsin. Bir gelinin çeyiz sakladığı gibi bu toprak seni benden saklıyor anne.
Gözün yoldadır diye ben içim kan ağlaya ağlaya yanına geldim. Öksüz kalmak yazgımmış bugün de , bu bayram da yine tek kaldım. Sizin oralarda da eğer bayram şenliği varsa senin bayramın kutlu olsun Suzan Suzi.
Ben 2013 yılından sonra bayramları sandığa sakladım. Bugüne de bir çeltik daha ekledim.
Bana olan borçların çoğaldı anne, kavuştuğumuz gün ''Hoş geldin kızım'' dersin bana bayram olur anne!