Bizler her vakit çoktan kaybedilmiş davalara sadık kaldık.
James Joyce
Gözlerimiz açık kalınca karanlıktan kurtulacağımız düşüncesiyle yaşamımızı sürdürürken, gözlerimizi inatla açık tutmaya çalışıp daha da körleștiğimiz gerçeğini çok geç fark ediyoruz. Tıpkı zihnimiz gibi. Derin düşüncelerin içinde yüzerken, zamanla o düşüncelerin bizi boğmasına izin veriyoruz.
Etrafımızı saran kaygılar, kaybedișlerimizin acısıyla birleşince daha da çok tutunuyoruz yenilgilerimize. Gözlerimizin kan çanağına dönmesi gibi, zihnimiz bulandıkça, korkular artıyor ve olan gücümüzün de tükendiğini hissediyoruz.
Ordan burdan tutulup çekiştirilirken hayatımız, ne kadar uğraşsakta kurtulamıyor kaybedilen davanın içine daha çok gömülüyoruz. Bir yenilgiye daha yer açmak, bir kaybediși daha yaşamamak için savaşmayı bırakıyoruz. Hayatımızın geri kalanını da o savaşta aldığımız yaraya bakmakla geçiyor ve kanadıkça da genzimizde kalan heveslerin acısı hep taze kalıyor.
Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı. Der Franz Kafka. Belki kendi kafesimizi kendimiz inşaa etmiyoruz ama bizi koydukları kafesin kapısını kendimiz kapatıyoruz.
Belki de artık kafesin kapısını açma vaktidir. Kursağımızda bırakılan her bir heves için hayattan bir parça da bizim çalma vaktimizdir. Bizi o kafese hapseden insanları geçmişe gömüp, topraktan yeni çıkan bir filiz gibi tekrar göğe bakma vaktidir.
Vaktidir dostum,vaktidir!
Yürek dinginlik istiyor,
Uçuyor birbiri ardına günler
ve geçen her saat alıp götürüyor
Yaşamdan bir parça daha,
ve biz seninle ikimiz
Yaşamak umudundayız,
oysa kuşku yok ki öleceğiz.
Dünyada mutluluk yok,
fakat dingin ve özgür olunabilir.
İmrenilecek bir yazgı düşlüyorum nicedir
Nicedir, ben, yorgun köle,
kaçıp gitmektir istediğim,
Uzak sığınağına çalışmanın
ve lekesiz bir esenliğin.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin