Ben ayrılan iki sevgilinin
gözyaşıyım.
İki ayrı hayatın birleşme noktasıyım.
Ben duymayan, sağır bir çocuğun dinlediği müzik,
kör birinin yolu bulma çeliğiyim.
Ben yağmurda ıslanmış bir kızın
yırtık ayakkabısı,
karda donan bir bebeğin atmayan kalbiyim.
Eşini kaybetmiş bir kadının umut yeri,
dört evlat büyüten temizlikçi bir annenin süpürgesiyim.
Ben başka biriyim,
anlamazsınız,
bilmezsiniz,
tanımazsınız ya...
Bir doktorun
can çekişen, umutsuz vakasıyım.
Son kuruşunu otobüse veren bir öğrencinin sabaha düşüncesiyim.
Ben başka biriyim...
Suriyeli bir kızın
ekmeğe olan bakışıyım.
Babadan yetim kalmış küçük Mehmet’in
şefkata muhtaç hissleriyim.
Bisikleti olmayan Arda’nın
komşu çocuk bisikletinin sevinciyim...
Ben başka biriyim...
Bilmezsiniz...
Ben Nisan şehitiyim,
uçak kazasındakı pilotun eşi,
çocuklarının haykırışıyım...
Ben Hazarda kaybolan denizçinin ışıksız kalmış eviyim...
Cesedi bulunamayan kişinin
cesetsiz mezar taşıyım...
Ben iğrendiğiniz arap,
korktuğunuz ingiliz,
baş eğdiğiniz rus,
korkunç ermeni,
dışladığınız kürt,
muhtaç suriyeliyim...
Ben saltanatlı türküm...
Dedim ya, ben başka biriyim...
Ben hayatın attığı çelmenin ta kendisiyim...