Ben öldürdüğünüz kadınım. On beş yaşında kocaya verip kitaplarından ayırdığınız, hani arzularını boğduğunuz kadın. Oyuncağımla yatmadığım gün beni öldürdünüz.
Ben öldürdüğünüz kadınım. On altı yaşında anne olan, kendim çocuk iken dünyaya bir çocuk getirdiğimde öldüm ben. Yaşıtlarım okula giderken ben kızımı beleğe sardığımda öldüm. Arkadaşlarım sokakta saklambaç oynarken beni kocam zorladığında öldüm.
Ben öldürdüğünüz kadınım. Hani defter yerine eline kepçe verdiğiniz, mezun üniforması giyemezken beyaz gelinlik giydirdiğiniz kefen misali. Ben öldürdüğünüz kadınım. Diri diri toprağa gömdüğünüz, ateşe atıp yaktığınız, taşladığınız, dışladığınız kadınım işte.
Ben öldürdüğünüz kadınım. Kız olduğu için kürtaj olunmuş bebeğin çığlığıyım. Koca korkusu ile o masada canından yavrusunu çıkaran annenin feryadıyım. Bütün değil, hisse hisse doğrayan cerrah bıçağının keskin bakışıyım.
Ben öldürdüğünüz kadınım. Esir aldığınız, cariye yaptığınız. Bir gecede otuz defa tecavüz ettiğiniz kadınım. Hani saçından astığınız, ruhunu kırbaçladığınız, maneviyatını öldürdüğünüz kadınım ben.
O kadınım ben; sokağa çıksam ahlaksız dediğiniz, eve geç dönsem sevgilisi var dediğiniz, boşanırsam fahişe gibi gördüğünüz. Dilinizle, dininizle, belinizle öldürdüğünüz kadınım.
Ama bugün ayakta duran, çalışan, kazanan, evlat yetiştiren, topluma açılan, söz sahibi olan; okumuş, bilgili, kültürlü, canına okuyamadığınız, taşlayamadığınız, dışlayamadığınız, yandıramadığınız, bitiremediğiniz kadınım ben.
Ben öldüremediğiniz kadınım!