Yerel seçimlerin atmosferi, sadece siyaset gündeminin değil, aday adaylarının çoktuğu ve zenginlinden dolayı bütün kamuoyunu sarmış durumda.
Sadece İzmir düzleminde baktığımızda, biri Büyükşehir, 30'u ilçe belediyelerine başkan, yine buralara yüzlerce meclis üyesi adayı derken, aday sayısı binleri, aday adayı sayısı ise on binleri buluyor.
O onbinlerin, akrabaları, yakın çevreleri derken, seçim startı verilmeden daha yüzbinlerce insan, seçim atmosferinin içinde kullanacağı bir oyun iyi veya kötü hayalleriyle yaşamaya başladı.
İzmir düzleminden siyasete girmişken, yine İzmir düzleminden devam edelim istedim.
İzmir'de yerel seçimlerin iki favorisi var: CHP ve AK Parti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni ve 22 belediye CHP'nin yönetiminde, 7'si AK Parti'nin yönetiminde, 1'i ise MHP'nin yönetiminde.
Genel merkezlerde ittifak, adaylarda ittifak, sandıkta ittifak, seçmende ittifak derken, partilerin ilçe bazlı ittifakları da bir hayli çeşitlenmiş durumda.
Bütün partilerin hedefi, belediye yönetimlerini ele geçirmek ve şehri, ilçeyi yerelde yönetmek.
İzmir'de CHP her zaman olduğu gibi aday sıkıntısı yaşamıyor. Siyasetin tartışılan 'Ceketimi koysak seçiliriz' deyimine İzmir'deki hazır CHP oyuna güvenerek seçim planlaması yapıyor.
En büyük rakibi AK Parti ise, hazır oy değil, hazır adaya güvenerek seçime girmeyi planlıyor. Adeta ceketle bu iş olmaz, aday da önemli derken, parti içinde güçlü isimle, tıpkı o dönem Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ı aday göstermesi gibi girmeyi planlıyor.
İki favori parti de, kendilerini hazır bulduklarına güvenerek seçimi girmeyi planlıyor ve büyük ihtimalle de öyle olacak.
Peki İzmir seçmeni, CHP'nin güvendiği gibi gerçekten hazır oyu olan seçmen mi, AK Parti'nin güvendiği gibi hazır adayı seven seçmen mi?
Bu sorunun cevabını bulan parti seçimde şansının ne olduğunu bulur, cevabını bilen seçmen de seçimin kimin kazanacağını.
Ben seçmenim!
İnsana Dair :
'Bütün politikacılar daha çok gelecek seçimleri düşünürler, Devlet adamı gelecek nesilleri...'
Linda Lingle