Tam da sevgililer günü gelmişken siz okuyucularımızı uyarmak istediğim bir konuyla yeniden karşınızdayım. Özel günleri unutmak, eşi yalnızbırakmak gerçekten boşanma sebebi midir? Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 04.10.2016 tarih ve 2015/ 20218 E.- 2016/ 13513 K. Sayılı kararı yıllar sonra yeniden gündeme düştü. Yargıtay söz konusu kararında; eşin, özel günleri unutması ve onu sosyal ortamlarda sürekli yalnız bırakmasını boşanma sebebi saymış ve evlilik birliğinin sarsıldığını kabul etmiştir. Kocanın kadına ilgisiz davranması, özel günleri hatırlamaması ve kutlamaması, ayrıca kadını sosyal ortamlarda yalnız bırakması işbu Yargıtay kararında Türk Medeni Kanunu'nun 166. Maddesinde düzenlenen '' Evlilik birliğini temelinden sarsan davranış'' kapsamında nitelendirilmiş ve kocanın davranışları kusurlu bulunmuştur. Ancak bu karar '' Eşim sevgililer gününü kutlamadı, boşanabilirim.'' fikrini aklınıza getirmesin. Çünkü Yargıtay'ın söz konusu kararda değindiği bir diğer nokta; kararda yer alan davranışların ancak süreklilik arz eder hale geldiği takdirde boşanma sebebi teşkil edebileceğidir. Yani bir diğer ifadeyle eş tarafından bu davranışlar alışkanlık haline gelmiş ise ve diğer eş manevi açıdan yıpranmaya başlamış ise boşanma sebebi olarak kabul edilebilecektir. Özel günleri unutan, eşini sürekli yalnız bırakan eş boşanma davasında kusurlu kabul edilecek ve hatta yargılama sonunda manevi tazminat ödemek zorunda kalabilecektir. Merak eden okurlarımız için kararın özetini de şuraya bırakıyorum, benden söylemesi eşlerinizi yalnız bırakmayın... Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 04.10.2016 tarih ve 2015/20218 E.- 2016/13513 K. Sayılı kararı; ''Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin de eşine karşı ilgisiz olduğu, eşinisürekli özel günlerde ve sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında, davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166. maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden karar verilmesi gerekli hale gelen davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası ve fer’ilerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. (04.10.2016)''