Bizden adam olmaz. Biz anlamayız. Bizden başka birinin başına geleni anlamak için her defasında nefsimizin törpülenmesi lazım...Bizim başımıza gelmedikçe, empati aklımıza beş dakikalığına uğrar. Başımıza ne gelmeli ki insan olmaya insan kalmaya devam edelim...
Cansın, beni aradı ve yukarıdaki sözleri bir nefeste söyledi... Ne oldu canım arkadaşım dedim.. Seni kim sinirlendirdi böyle... Valla şu an çok sinirliyim bir kahve içmeye hemen sana geliyorum dedi. Ben de seninle ne zamandır karşılıklı birşeyler içmemiştim atla gel dedim gülümseyerek.
Çünkü alt kattan gelecekti...
Cansın alt komşum. Adı gibi can kendi gibi candan bir arkadaşım, dostum. O kadar kolay sinirlenen bir tip değildir, onun için meraklandım... Gelsin de kahvelerimizin mis kokusu eşliğinde bir dertleşelim...
İki dakika geçmeden geldi... Hadi kahvelerimizi yap da sinirler gevşesin bir an önce ... Hemen kahvelerimizi hazırladım. İlk yudumu aldı ve anlatmaya başladı...
Bizim başımıza ne gelse akıllanmayız ders de almayız dedi... Biliyorsun bugün hastaneye gittim. Her zaman olduğu gibi insanlar dertlerine derman bulmak için ordalar. Ne olursa olsun insanların frekansı düşük oluyor orada...
Kimse ben bugün ne kadar şahaneyim biliyor musunuz? doktor hanım veya doktor bey diye hastaneye gitmiyor... Bunda hem fikiriz öyle değil mi? Asıl konu bundan sonra başlıyor... Herkes, benim işim biran önce bitsin, ben işimi bitireyim benden sonra tufan olmasın modunda...
Cansın anlatmaya devam etti... Ben dahil herkes kah tahlili için hastanede sıradayiz. Bir kadıncağız biz ön sıradakilerden annesi için öncelik istedi. Annesi alzeimer hastasıymış, sıkıntılı bir durumda sırada bekleyemiyor. Ben de olur dedim. Diğerleri hayır olmaz dedi. Ben de üsteledim... Bu durumda birbirimize iyilik yapmayacağız da ne zaman yapacağız dedim...
Alzeimer hastası kadıncağız tüm çabalara rağmen kanını aldırmadı. Görevlileri ısırmaya çalıştı. Kadının kızının gözyaşları gözünden akamadı... Ama öyle çok şey anlattı ki... Ama sıradaki insanların bazıları bekledikleri için hamurdandı... Oysaki sen de böyle olabilirsin, yakının olabilir.... Kimse empati yapmak istemiyor. Herşey benim olsun, en birinci ben olayım istiyor... İşim bitsin gerisi ne olursa olsun... Vicdanlıyım, iyilik meleğiyim, yardımseverim demeye gelince herkes en ön sırada... İyilik sadece senede iki bayramda yapılanlar değildir...
Yani kimse kimse için kılını bile kıpırdatmaya meyilli değil aslında ... Ama görünürde öyleymiş gibi yapıyor....
Şu halimize bakın... Milletçe o olmamış bu olmamış demeyi biliyoruz da acaba varılan durumu daha iyi yapmak için kendimiz ne yapıyoruz?...
İnsanları görüyorsun değil mi? Herkes kendine herşeyin en en iyisini en en güzelini istiyor da acaba iş başkasına da aynı hakkı iade etmeye gelince ne oluyor? İnsanoğlu nankör nankör dedi Cansın.
Ah arkadaşım ah dedim. Kuyruğumuz sıkışınca Sezar'ın hakkı Sezar'a diyoruz da. Olay üstünden iki dakika geçince hop hemen fabrika ayarlarına sıkı bir dönüş gerçekleşiyor maalesef... İnsanoğlu olaydan anlık paçayı kurtardı ya gerisi tamam.
Üzme sen kendini. İnsanoğlu hep böyleydi.. Ama günümüzde bilinç başka olmalı. Herkes tek, herkes biricik, herkes üstün... Kimse kimseden daha değerli değil...Bu dünyada bir tek sen yaşamıyorsun ki... Haksızlık yapınca, yaptığı kötülükler kendine dönmez sanıyor...Ama o işin öyle olmadığını artık herkes biliyor sen üzülme...
Sevdiğim bir laftır dedi Cansın ve şöyle söyledi...Dede koruk yer, torunun dişi kamaşır... Hah dedim ben de... İşte herkes bunu bir anlasa... Cansın sen can dedim arkadaşıma. Sen hep bana kahveye gel ama kızmadan. İnsanoğlu çözecek çözecek bu meseleleri merak etme... Çözmezse kendisinin bu diyardan gideceğini biliyor...
Bugüne kadar dünyadan gelip geçmiş önemli kişiler ne diyor? Dünyayı sevgi kurtaracak demiyor mu? Buna katılmamak mümkün mü?... Ben de eninde sonunda iyilik kazanacak diye düşünüyorum sen merak etme... İyilik ve iyi insan işi çözer. Yeter ki herşey benim o diye tutturmayın...
Şarkı o şarkı....