Önceki gün Kemalpaşa’da bir takım ziyarette bulunmaya gittik. Ziyarete gittiğimiz ilçelerde ister, istemez gazeteci genimizde çalışıyor.
Bakıyoruz, ilçe nasıl olmuş diye
İnceliyoruz, ilçede neler olmuş diye.
Kemalpaşa’da Ören Mahallesi diye bir yer var. Bilen bilir. Eski Ören Belediyesi’nin olduğu yer. Şimdilerde Kemalpaşa Belediyesi’nin hizmet sınırları içinde.
Güzel bir mezarlık gördük. İçinde, beyazın ve yeşilin olduğu huzur oldu yeni bir mezarlık. Yeni Ören Mezarlığı.
İçine girip, ölmüşlerimiz için bir dua okumayı düşünürken, dışında kala kaldık.
Mezarlığın hemen yanında, boş arsa. Boş arsa diyorum üzerinde bina olmadığı için. Yoksa arsa tam boş değil.
Mezarın dibindeki arsa çöp yığınına dönmüş.
Gece mi döküyorlar, gündüz mü döküyorlar bilemiyorum ama biraz daha cesareti olsa dökenlerin, çöplerini mezarın duvarlarından içeri dökecekler.
Bu ne saygısızlık. Ben de imansızlık. Bu ne insansızlık anlamakta güçlük çektik.
Çöp dağlarının üzerinden ölülerin yattığı mezarlığa doğru baktık.
Ölüler, diri olsa, dirilseler eminin bu çöp atanları kulaklarında tutup, yattıkları yere koyarlar. ‘Siz ölümü, biz yaşamayı hak ediyoruz’ dercesine.
Atanın saygısızlığını anladım da, atılanların atılmasına göz yumanları, oranın çöp depolama alanına dönüşmesini seyredenleri anlamakta güçlük çekiyorum.
Çünkü onlar seçimle gelen, bir göreve talip olan, ölüsüyle, dirisiyle insanlara saygılı olması gerekenler.
Kemalpaşa Belediye binasının önünden geçerken, içeri girip durumu anlatmak istedim ama benim misyonum, sözlü değil yazılı anlatmak olduğu için vazgeçtim.
Buradan yazıyorum.
Buradan takip ediyorum.
Oradan göreceğim.
Bir başkanın mezarını, diğer başkanın çöplüğünü!
Ya mezarlık çöplük olur, ya çöplükten mezarlık yok olur!