Uçucu yağlar harika bir iyileştirme potansiyeline sahip. Bir uçucu yağın sadece birkaç damlasında taşıdığı şifa inanılmaz. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Doktoru Serdar Özgüç, aromatik yağların tıbbi tedaviye ek olarak destekleyici bir önlem olarak sunulmasının önemine değiniyor. Fitoterapist Dr. Özgüç, "Aromaterapi; Fitoterapi’nin yani tıbbi bitkilerle gerçekleştirilen tedavinin bir kolu. Bilim otoritelerince kabul edilmiş bir alan olarak, uçucuyağların kontrollü kullanımıyla sağlığı koruyucu, bazı hastalıklarda tedaviyi destekleyici bir çok özelliği var. Genel anlamda ise koku yoluyla uygulanan tamamlayıcı tedavi olduğu için tıp otoritelerince kabul edilmekte" diyor.
Kekik ve ıtırdan gelen şifa
Bu tedavi yönteminde uçucu yağların, taşıdıkları farklı etkin madde gruplarının gösterdikleri değişik etkilere göre farklı hastalıkların destek tedavisinde kullanıldığını anlatan Özgüç, nadiren yumuşak jelatin kapsül formunda ağızdan soğuk algınlığı, sinüzit, bronşit gibi durumlarda hekim tarafından belirlenen dozda da kullanıldığını belirtiyor. Öte yandan aromaterapi'nln evde, toplantı salonunda sınıfta, muayenehanede veya eczane gibi yerlerde farklı şekillerde de kullanılabileceği noktasında bilgi veriyor: "Gribin ve soğuk algınlığının yaygın olduğu dönemlerde difüzör yani bir çeşit buhurdanlıkla örneğin masa üzerine koyarak ve havaya dağılan buhar içindeki kekik, ıtır, tea- tree (hint defnesi) gibi uçucuyağların moleküllerinin mikrop kırıcı özelliğinden yararlanılır. Solunum yoluyla, yarım bardak oda sıcaklığındaki içme suyuna 3-4 damla damlatıp gargara şeklinde üşütmeye bağlı boğaz ağrısını giderme amacıyla da kullanılabilirler. Belirli oranlarda da soğuk pres yöntemiyle elde edilmiş olan sabit yağlarla masaj yoluyla amaca uygun vücut bölgesine düşük konsantrasyonlarda bir karışım şeklinde hazırlayıp uygulamak da mümkündür. Bu tedavinin püf noktası, etki düşük dozlarda daha yüksektir. Aromaterapi uygulamalarında ortak nokta ise düşük dozlarda kullanımdır."
Hem sağlık hem gençlik
Fitoterapist Dr. Serdar Özgüç, "sabit yağlar" olarak bilimsel dille ifade edilen ve bunlara iyi bir örnek olan Argan yağından söz ediyor: "Argan yağının yüksek E vitamini içeriğine sahip olabilmesi, soğuk pres dediğimiz, halkın ‘sızma’ olarak bildiği yöntemle elde edilmesiyle mümkündür. Bu yöntemde ışıl işlem uygulanmaz. Bunun yanında, yine soğuk pres Aspir yağı hem yumuşak kapsül formunda dahilen kullanılabileceği gibi, masaj yağı olarak da idealdir.
Sağlık dağıtan uçucu yağlar, güzelliğin ve gençliğin de önemli kaynağı. Benzer şekilde küçük moleküllere sahip, yani deriden hızla emilebilen Kuşburnu çekirdek yağı, Kayısı çekirdek yağı, özellikle bayanlar için nar çekirdeği yağı da yüze uygulamalarda ince çizgileri giderir. Gül ve ıtır uçucu yağlarıyla ise çok düşük oranda seyreltilmiş şekilde karıştırılarak cilde uygulanması, derinleşmemiş mimik kırışıklıklarını azaltmada başarılıdır."
Aromaterapi uygulama alanları olarak çoğunlukla anksiyete ve hafif depresyonda Tıbbi lavanta, strese karşı kullanılıyor. Bunun yanında ve ayrıca dudakta daha yeni belirti veren uçuğun tedavinde Melisa (Oğulotu), bağışıklık sistemini uyarıcı olarak farklı kekik türlerinin uçucu yağlarından faydalanılıyor. Bu bilgileri veren Dr. Özgüç şunları ekliyor: "Soğuk algınlığında Adaçayı uçucu yağının, belirli dermatolojik problemlerde (dermatit, egzema, sedef, saç dökülmesi, karın çatlakları v.b.) farklı Tea tree (Hint Defnesi) türlerinin uçucu yağları ile gülyağı kullanılmaktadır. Farklı etki alanlarında, çeşitli formülasyonlar şeklinde ve belirli derecede seyreltilmiş olarak hazırlanıp kullanılmaları yaygın bir yöntemdir."
Fitoterapi üniversite araştırma merkezlerinde
Fitoterapi ve aromaterapi, bazı üniversitelerin araştırma merkezlerinde ele alınarak bitkisel tedavilerin gündeme gelmesine neden oldu. Ege Üniversitesi İlaç Araştırma ve Geliştirme Merkezi tarafından 2003 yılında başlatılan ‘Hekimler ve Eczacılar için Fitoterapi Kursları" bitki biliminin ülkemizde kazandığı popülerliğin yeni olmadığının kanıtı. İlk defa Prof. Dr. Ahmet Ulvi Zeybek tarafından eğitim programına alınan bu kurslara onlarca hekim ve eczacı katılmıştı. Gülyağının aromaterapideki yerini Almanya ve Avusturya’daki eğitim platformlarında anlatan Prof. Dr. Zeybek, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yeni çıkan yönetmeliklerleTürkiye'de artık standartlara oturtulduğunu söylüyor.
Mutlaka organik olmalı
Dr. Serdar Özgüç, Aromaterapinin bazı kullanım standartları ve tedavide başka hangi alanlarda fayda sağlandığı noktasında şunları söylüyor: "Aromaterapi, Türkiye için yeni olmakla birlikte, sağlık alanında benimsenmiş, kısa zamanda özellikle tamamlayıcı tıp uygulamalarında standartlara oturtulmuş olarak yürütülmeye başlanmıştır. Ayrıca ülkemizde farklı birkaç kurumda aromaterapi eğitimleri düzenlenmektedir. Diğer önemli bir konu ise, uçucu yağların organik sertifikalı olması gerekliliğidir. Çünkü aromatik bitkilerin tarlada yetiştirme aşamasında tarım ilacı kullanılması durumunda, tarım ilaçlarının kalıntıları uçucu yağa geçebilmektedir. Güvenle kullanım için “organik uçucu yağ” olmaları önemlidir.
Ülkemiz uçucu yağ bitkilerinden tatlı rezene, kişniş ve anason uçucu yağları mide ve bağırsak hastalıklarından hazımsızlık, kramp gibi problemlerde dahilen ve haricen kullanılmaktadır.” Turunçgil çiçek, meyve kabuk uçucu yağları gibi, farklı etkin maddeleri içeren uçucu yağları özelliklerine göre kullanmak mümkündür. Ayrıca uygun bir sabit yağ içinde üç hafta bekletilerek Sarı kantaron ile Aynısefa tıbbi bitkilerinden maserat olarak hazırlanmış ve standardize edilmiş şekli pişiklerde, küçük kesik veya ufak yaralarda başarıyla kullanılmaktadır."
Dr.Özgüç ayrıca Fitoterapi’nin bir kolu olan Aromaterapinin doğru kullanıldığında ve özellikle de bu eğitimi almış sağlık profesyonelleri tarafından uygulandığı taktirde, ülkemizde de gelişime açık olduğunu belirtiyor.