Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken, deve tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Tıngır elek, tıngır felek demişler, bu masalı şöyle anlatmışlar.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir belediye başkanının birçok projesi varmış.
Bunlardan en önemlisi de Nasrettin Hoca Heykeli’ymiş.
Heykel öyle böyle değil, başkan geçerken görülen değil, geçmeyenin de görebileceği kadar büyük istemiş Nasrettin Hoca Heykelini.
Toplamış, meclisini, koymuş projesini almış yetkiyi, açmış ihaleyi yapımına dört bir yandan gelenlerle başlanmış.
Az zaman da kısa sürede çok işler yapılmış ama hep yanlış yapıldığı için o az zaman olmuş çok zaman.
Aradan bir ay geçmeden projenin kendisini tartışılmaya başlanmış.
Aradan bir yıl geçmiş, parası tartışılmaya başlanmış.
Aradan iki yıl geçmiş, projenin hataları tartışılmaya başlanmış.
Heykel bitmiş bitmesine ama tartışma hiç bitmemiş.
Başkanı başkanlık koltuğundan eden tartışma ondan sonra gelen üç maymunu oynayan başkan döneminde de bitmemiş.
Ahali Nasrettin Hoca Heykeli’nin yüksekliği kadar sesini yükseltmeye başlamış.
Milyonlar harcanan Nasrettin Hoca Heykeli’nin etrafında oturanlar, bazen sabahları yiyecek iki lokma bulamadıklarında, heykele bakıp karınlarının doyduğunu sanıyorlarmış.
Ama doymuyormuş.
Gel zaman git zaman, biten ama bittiğinde beğenilmeyen, beğenilen ama bir süre sonra yenilenen Nasrettin Hoca Heykeli, tam 7 yıl yapıla durmuş.
Tıpkı Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalma hikâyesinde anlatıldığı gibi.
‘Ya Tutarsa’ denmiş.
Tıpkı günümüze uyarlanmış hali gibi, ‘Tutsa da, tutmasa da’ denmiş.
Karabağlar Belediyesi’nin 2013 yılında yapımına başladığı, zaman zaman duran, değişen, değiştirilen Nasrettin Hoca Heykeli’nin hale belediyenin bütçesinde gider gösterilerek 7 yıldır belediyenin yaptığı projeler içinde yer almasının hikâyesi bu.
Hiç mi doğru tarafı yok derseniz, o kadar da haksızlık yapmamak gerekir.
Karabağlar’ın gelecek kuşaklara, sadece gösterecek değil, ders mahiyetinde anlatacak bir hikâyesi oldu.