Uzakların dili lal olmuş
Sevginin ayaklarına taşlar bağlanmış
Rüzgarlara yakışmış deli kızın türküsü
Ağaçlar kıyamet kadar kedere demirbaş
Ay vuslatın köprülerini tutmuş
Mezar taşlarını saran yaban otları girmiş hülyalara
Toza toprağa karışmış güneşin gözleri
Kara ferman çıkadurmuş yollara
Ve
Bir kadın
Kapına çıkıp gelmiş saçlarından dökülen yıllarıyla
Fotoğraflar gibi siyah beyaz sırlarıyla
Yasını tuttuğu mevsimleriyle
Gözlerine yuva yapmış kimsesizliğiyle
Bayram sabahlarının telaşında kapısı açılmayan evlerin bekleyişiyle
Bir karınca yuvası kalabalığında yüreğiyle
Çıkıp gelmişse bir kadın kapına , liman olsun gövden acılarina
Õp alnından , uyansın yaseminler uykularından .
Isıt soluğunla buz tutmuş dizelerini , ısıt can çekişmesin kafiyeler
Dilsiz acılarına martı ol, kanatlansınlar
Omuzlarından söküp at uçurumları
Bir kedi yavrusu gibi göğsünde sağalt yaralarını
Dizlerinde uyut ,gamzelerinde renk renk hatmi çiçekleri açsın..
Yıka aşkın ırmağında onu sevinçlerinle yıka!
Ve
Bir kadın çıkıp gelmişse kapına
Atma onu haramın kollarına.
Filiz.