BİR KEZ DAHA ÇANAKKALE GEÇİLMEZ DEDİK

SERHAN DOĞAN

Derdimiz, daha iyi bir toplum ve daha bilinçli ebeveynler. Bu kapsamda Çanakkale ve ilçelerinde yaklaşık 2 aydır sürdürdüğümüz #AnneBabaOkulu Eğitim Seminerleriyle yüzlerce insana ulaştık. Doğru bilenen yanlışları anlattık, ne yapmalıyım sorularına cevap verdik. Bu projenin mimarı gazeteci dostum Kerem İriç ‘e projeyi hayata geçiren Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasına ve projeyi uygularken desteklerini esirgemeyen  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine ve belediyelere ayrı ayrı çok teşekkür ederiz. Sizler için de bu haftaki yazımda bu konuyu ele aldım.

ANNE BABA OKULU 

Anne baba olunca tüm hayatımız değişiyor, sorumluluklarımız artıyor Peki siz nasıl bir ebeveynsiniz kendinize sordunuz mu ? Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz ? Ebeveynlik konusunda öz eleştiri yapıyor musunuz ?  Bu hafta anne baba tutumları ve çocuklar üzerindeki etkilerini konuşacağız.

Ebeveynlerin tutumlarının çocukların yetişkinlikteki kişiliklerinin oluşmasında büyük bir etken olduğunu biliyor muydunuz ?  0-6 yaş dönemi kişiliğimizin oluştuğu dönemdir. Anne babalarımızı taklit eder, onların bize öğrettiği değerlerle şekilleniriz bu yüzden ebeveynlerin bilinçli olması gerekir. Çocuğun yaş grubuna  uygun görev ve sorumluluk verildiğinde çocuklarımız kendini ifade edebilen, öz güvenli ve bağımsız bir kişilik yapısı geliştirebilir.

Baskıcı ve Otoriter Anne Babalar 

Otoriter anne babalık etme; çocuklarla tartışmadan, anlaşmadan, bir anlamda pazarlık etmeden, onların istediklerini hiçbir şekilde kabul etmeksizin anne babalar tarafından kararlaştırılan kural ve emirlerin çok sıkı uygulanmasıdır. Bu tür anne babalar çocukların yaş ve kapasitesinin üstünde beklentide bulunuyorlar hatta kusursuz bir çocuk beklentileri oluyor. Baskıcı ve itaat odaklı bu tür ebeveyn tutumunda, anne-babanın kısıtlayıcı ve cezalandırıcı bir yol izlediği, çocuklarını kendi kurallarına uymaları ve saygılı olmaları konusunda uyardıkları görülür. Ben anneyim / babayım, sen ise çocuksun” cümlesiyle sınırlar ve istediklerinin yapılması için çocuğu zorlar. Çocuğun istek ve gereksinimlerini dikkate almaz. Peki bu tutumdaki anne babaların nasıl çocukları olur ? Bu çocuklar, kibar olmalarına karşılık çekingen, itaatkar olabilirler, başkalarının etkisinde kolay kalabilirler. Utangaç ve içe kapanıktırlar, kendilerini ifade etmekte zorlanan, sözlü veya fiziksel şiddete maruz kaldığında aşağılık duygusu gelişebilen, ergenlik döneminde ise isyankar bir tavır sergileyen kişilikler geliştirebilirler.

Çocuklarına Boyun Eğen Anne Babalar

Bu tür ailelerde egemenlik çocuklara aittir. Anne babalarına karşı saygısızca davranırlar. Tüm istekleri anne babaları tarafından yerine getirilir. İstekleri reddedildiğinde hırçınlaşırlar, ağlayıp bağırırlar bu tür ebeveynlerin çocukları bencildirler, kendileri her şeyden önce gelir. Yaşıtlarıyla sık sık problem yaşarlar çünkü çocuklar  şımarık, kendi isteğini yaptırmak isteyen çocuklarla oynamak istemezler. Davranışları denetlenemez ve zamanla aile dışındaki bireylere de egemen olmaya çalışırlar.

Güven Verici Tavır Gösteren Anne Babalar

Bu anne babalar kuralları önceden çocuğa açıklar ve kurallar üzerinde konuşulmasına izin verir, bunları çocuğa dayatmazlar. Problemlerini etkili bir iletişimle çözmeye çalışırlar. Çocuklarına duydukları sevgiyi onlara hissettirirler, onları destekler ve teşvik ederler. Bu tarz ebeveynlerin çocukları ise sosyal, etkin, yaratıcı ve başarılıdırlar. Yanında bir yetişkin olmasa da kendi davranışlarını kontrol edebilirler. Sorunların çözümünde fikri alındığı için problem çözme yeteneği gelişir ve kendini ifade eden, bağımsız, özgüvenli bireyler ortaya çıkar.

Bazı aileler bu tutumları bir arada da uygulayabilir, örneğin anne baba ruh haline göre bazen aşırı koruyucu, bazen baskıcı ve otoriter olabilir ya da anne babadan biri baskıcı ve otoriterken diğeri güven verici tavır içinde olabilir. 

Anne babalar unutmayın çocuklarınızın kişiliklerini siz oluşturuyorsunuz. Çocuklarınızı lütfen cezalandırmayın bunun yerine onlara seçimler ve tercihler sunun. Hiç birimiz mükemmel , kusursuz insanlar değiliz ki çocuklarımızdan kusursuz olmasını bekleyelim. Her şeyden önce onları dünyaya getirmek için bir vesile olduğumuzu asla onların sahipleri olmadığımızı unutmayalım.