Sabah saat 5 de kalkıyor yatağından.
Günlük programlarına akşamdan baktığı için, planlarını yapıyor, nereye, ne kadar sürede gideceğini, ne kadar süre kalması gerektiğini düşünüyor.
Konuşacaklarını düşünmüyor, biliyor ki, belediye başkanlığına aday olduğu ilçenin sorunları çok, çözümleri geçmiş yıllarda yok. Ne yapabileceğini anlatmaktan başka bir konuşma metni de yok.
Çünkü ilçede yaşayanlar değişimi istiyor ama öyle veya böyle bir değişim değil. Yöneten partinin adı değişsin, belediye başkanını ismi değişsin, meclis üyelerini ismi değişsin türünden bir değişim değil.
Onlar ilçelerinde, caddelerinde, sokaklarında ve evlerinde insanca yaşayabilmek adına değişim istiyorlar.
Gittikleri başka ilçelerde olduğu gibi, gördükleri başka illerde olduğu gibi.
Biz de bir oy veriyoruz, biz de vergi veriyoruz ve biz de onlar gibi keyifli bir şehirde yaşamak istiyoruz diyorlar.
Sabah 8’de bir mahallerin sakini, bir STK temsilcileriyle kahvaltılı programda bir araya geliyor. Sonrasında, bir başka mahalle ve bir aşka STK. Sonrasında varsa cenaze törenine, yoksa taziyeye, o da yoksa çocukların oyun oynamaya çalıştığı sokakta buluşuyor insanlarla.
Çocuklara ayrı müjdeler veriyor, esnafa ayrı müjdeler veriyor, evinde oturan kadınlara ayrı müjdeler veriyor.
‘Dediğiniz gibi değişim olmalı, olacak, olmalı, anahtar sizin elinizde’ diyor.
Sonrasında yine arabasına atlıyor. Arkasında bir fotoğraflarını çeken, bir refakatçilik yapan, bir videolarını düzenleyen ve bir de gideceği yerde ona eşlik eden teşkilat mensubuyla yine yollara, başka başka yerlere gidiyor.
Akşama doğru bitmeyen enerji, gökyüzünün karanlığa dönüşmesiyle de bitmiyor.
Gündüz işinde, aşında olanlar akşamları onun yolunu gözlüyorlar.
Her akşam bir mahallede evlerin kapısı onun için açılıyor. Sokak sakinleri, apartman sakinleri onu dinlemek için bir evin bir odasına doluşuyor.
Belediye başkan adayından duymak istediklerini duymak için.
Sorular soruyorlar, cevaplar alıyorlar.
Akıllarındaki düşünceleri paylaşıyorlar. Projelerini anlatan belediye başkanına başka başka proje önerilerinde dahi bulunuyorlar.
Çünkü onlar değişim, gelişim istedikleri ilçelerinde, caddelerinde ve sokaklarında her gün aynı sıkıntıları yaşadıkları için değişimin ve gelişimin nasıl olacağını da çok daha iyi biliyorlar.
Onların her birini belediyenin meclis üyesi yapsanız, meclis gece gündüz fikir üretir, proje geliştirir.
Bazı akşamlar arka arkaya iki üç mahallede, evde yapılan toplantılar gece saat 00.00 dediğinde ancak bitiyor.
Ama onun enerjisi yine bitmiyor.
Yanına gelenle, koluna girenler, ilçede geceyi yaşayanların yanına gidiyor.
Gündüzün gördükleriyle, akşam gördükleriyle yetinmiyor, gecenin yaşamına, yaşayanına da sözleriyle, gönüllerine dokunuyor.
Evine girdiğinde saatler ya 2’yi, ya da 3’ü gösteriyor. Kaç saat uyacağını düşünmeden daldığı uykudan, sabah aynı saatte kalkacağını düşünerek uyanıyor.
Bir günü böyle.
Her günü böyle.
Bu satırları, önceki gün gece saat 23.00’de mahallemdeki bir ev ziyaretinden çıkan AK Parti Karabağlar Belediye Başkan Adayı Bilal Doğan’ı gördüğümde yazmaya karar verdim.
Yanına gittim, kolay gelsin dedim.
O da beni gördüğünde her zaman ‘Ali baba’ diyerek sözlerine başlar.
Sevdiğinden ve saydığından.
Ben de kendisini Bilal Doğan olarak severim ve sayarım.
Dostluklarda böyle başlamaz mı?
Dostum dediğine, gördüğünü ve bildiğini bir iki satırla yazmak da bir köşe yazarına yakışmaz mı?
Son satırımda Karabağlılar'dan sık sık duyduğum cümle olsun:
‘Değişim ve gelişim istiyoruz’