Bir haber görüşmesinden dönüyordum, genç bir arkadaşımı da yolda bırakmak üzere aracıma almıştım.
Radyoyu rastgele dinlerim, bazen en dinlediğimi dinlemem ve bilmem, müzik çalar kendi kendine kısık sesle.
Genç arkadaşım, ‘Abi müsaade edersen başka bir radyoyu açabilir miyim?’ dedi.
Radyo ve müzik takıntım olmadığı için ‘Rahat ol’ dedim.
Bir kanalı açtı ve oradan gelen genç arkadaşımla birlikte dinlemeye başladık.
Müzik takımdım yok ama o genç arkadaşın neyi tercih ettiğini merak ederek, gençliğin ne tür müzikten ve müziğe bağlı olarak yaşamaktan yana olduğunu anlamak için kulağımı her zamankinden daha net şekilde müziğe verdim.
RAP müziği vardı!
Genç arkadaşım birkaç rap parçasından sonra arabadan inmesi gereken yerde indi ve gitti.
Ama o RAP müzik bende kaldı!
Dinledikçe daha da çok dinleyesim geldi.
Müzik hoşuma gitti, sesler hoşuma gitti, sözler hoşuma gitti.
İnanın şimdi sorsanız o parçayı kim veya kimler söylüyor bilmem.
Dedim ya müzik hoşuma gitti, sesler hoşuma gitti, sözler hoşuma gitti.
Yeni tutkumun adın merak ettim ve buldum RAP.
RAP nedir diye araştırdım anlamını buldum: "kafiyeli ve ritmik bir şekilde sokak dili konuşmayı" içerir ve müzikal benzeri tarzlarda yapılabilmektedir. Rap'in bileşenleri "içerik", "akış" ve "sunum"dan oluşmaktadır.
Bunu okuyunca neden RAP severek dinlediğimi anladım.
Sokak dili!
Yani samimiyet, yani gerçekçi, yani doğal!
Araştırmalarımı yazılı olarak yaptığım gibi görsel olarak yaptım.
Dinlediğim RAP müziklerini buldum, videolarını izledim.
Hoşuma giden müzik, hoşuma giden ses ve hoşuma giden sözlerin sahiplerini gördüm.
Öyle alışıla geldiğimiz, ya da bize alıştırılan, kabul ettirilen gibi gençler olmadığını gördüm.
Kimse artist değil!
Kimse dış güzellik kaygısı içinde değil!
Kimse gösteriş meraklısı değil!
Sokak dili konuşarak yaptıkları gibi doğallar, gerçekçiler ve samimiler.
Bizim gibi, bizden birileri.
Belki de bu yüzden müzikleri bi daha güzel, sesleri bi daha güzel, sözleri bi daha güzel.
Sonuç ne derseniz, bir yaşıma daha girdim, RAP’çi oldum!