Bostanlı'dan Araba Vapuruna bindim. Koltuklardan cam kıyısına yakın olana oturdum. Ben oturduğumda, karşılıklı dörderli grup koltuk boştu. Manzarayı seyrede seyrede yolculuk yaparım diye düşünmüştüm.
Çok geçmeden sağıma bir, karşımdaki koltuklara iki kadın geldi oturdu. Sevimli, özenli, yüzleri aydınlık altmış yaş üzeri bu üç kadın, oturur oturmaz sohbete başladı.
Önce kocalarından konuştular. Birinin kocası vefat etmiş. Diğer ikisinin kocası yaşıyor ve mutlularmış. Ama Ayşe'nin kızı ne olmuştu da on beş yıl sonra boşanmıştı.
Siz de şahit olmuşsunuzdur. Toplu taşım araçlarında yanınızda, arkanızda oturaranların konuşmalarını ister istemez duyarsınız. Bu bazen ilginç konulara bazen de keyifsiz konuşmalara şahitlik etmeye denk gelir.
Önce bu konuşmaları duymak istemiyorum galiba dedim kendi kendime. Etrafımda hep aynı şekilde ikili ilişkilerde sıkıntılar konuşulur oldu şu ara. Kalkayım yerimi değiştireyim diye düşündüm. Sonra da, görmüş geçirmiş, eğitimli oldukları konuşma tarzlarından ve cümlelerinden anlaşılan bu üç kadına şahitlik edeyim dedim. Bakalım altmış yaş üstü jenerasyonda bu işler nasıl? İkili İlişkiler nasıl yaşanıyor.
Yakın koltuklarda oturuyor olmamız acaba onlara rahatsızlık veriyor mu diye arada sırada yüzlerine baktım. Öyle bir şey hissetmeyince yol boyunca karşılıklı koltuklarda oturduk. Onlar konuşmaya devam ettikçe rahatsızlık testi yapmaya devam ettim elimde olmadan.
Nevinler de otuz beş yıl sonra ayrıldı bak, dedi kadınlardan biri. Anlaşamayınca neyi bekleyeceksin tabi ki ayrılacaksın ömür geçiyor diye konuşanın sözünü tamamladı diğer kadın.
Ayşe'nin kızı on beş yıl sonra ayrıldı, dört yıl sonra tekrar evlendi. Kocasının ilk evliliği, Ayşe'nin ilk evliliğinden çocuğu vardı olmadı tabi. Bak Nuray'ın kızı da kendinden daha az eğitimli biriyle nişanlandı dedi biri. Diğeri ise, aman o işler paraya, eğitime bakmıyor çevremizde görüyoruz ne eğitimli ne paralı erkekler karılarına neler yapıyor, neler yaşatıyor diye ekledi.
Ben, ilişkilerdeki kördüğümü çözecek reçeteyi bulsa bulsa bu hanımlar bulmuştur diye düşünmüştüm ama reçete hala ortalarda yok. Vapur karaya varmadan reçeteyi verirler inşallah.
Hemen arkamda oturan iki ses kulağıma geldi. Seslerinden çok genç oldukları anlaşılan iki genç kızın konuşması girdi araya. Bizim sülalede hemen hemen herkes boşanmış. Benim için öyle şeyler çok normal dedi bir tanesi. Diğeri ise annemle babam yirmi beş yıldır evli. Babannem ile dedem ise elli yıldır evliler. Aynı kişiyle elli yıl aynı yerde nasıl yatarsın dedi diğeri.
Kurgu yapmıyorum. Kelimesi kelimesine aynı şeyi söyledi genç kız diyeceğim ama değil, ben genç kızın söylediklerini biraz yumuşattım düşünün yani. Bu arada kızları merak ettim ama tam arkamdalar dönüp baksam ben utanacağım.
Sonra tam karşımdaki kadın şöyle bir şey söyledi. Benim büyük kız her şeyini halleder, hayata sıkı basar bir de bana da yetişir bana da yardım eder. Küçüğü öyle mi, yemek yapmaya beni çağırır.
Ah dediği diğeri ya kocalar. Hepimiz yaş aldık bizi anlayacaklarına, bize yardım edeceklerine çocuk gibi olmaya başladılar. Biz hem çocuklara hem kocalara hem de kendimize ne zamana kadar yetişebileceğiz.
Şu erkekler yok mu şu erkekler dedi kısa saçlı olan. Bizlerle evlenene kadar yapmadıkları iş, yapmadıkları fedakarlık, yapmadıkları atraksiyon yok. O zaman her şeyden anlayan, her şeye yetişen, her konuda dünyanın en ilgili ve bilgilisi, sorunsavar, çözümseverler olan ama köprüden sonra al artık beni de yüklerinin en tepesine koy diyorlar. Biz ne yapıyoruz işin başında onların her şeyini heybemize katıveriyoruz. Yalan mı, deyince diğer iki kadın konuşan arkadaşlarını hararetli bir şekilde onayladılar.
Hah dedim bam teli burası, bu kısmın çözümünü bulmuşlarsa kurtulduk demektir hanımlar ve beyler.
Biz de en anaç tarafımızla en baştan bu şekillerini bu hallerini kabul edip onlardaki yükü ve sorumluluğu önce alıp sonra bu kadar yük sadece bana fazla mı ne diye sorduğumuzda işte kördüğüm başlamış oluyor. Onda sonra da gözünaydın! diyerek bastılar kahkahayı.
Konuşulanlar hiç yabancı gelmedi değil mi? Acaba bu konular her yaştaki kadınları neden hala meşgul ediyor. Mesela erkekleri de meşgul ediyor ve ilgilendiriyor mu acaba. Bu kısmı da başka bir yazıda yazalım değil mi.
Psikologlar, yaşam koçları ve dahi bir sürü ilişki bilirler , ilişki çözerler ortalıkta elimizi çarpsak yığınla. Ne yapıyorlar da çözülmüyor hani onlar her şeyi biliyorlar. Bildiklerini biz de bilelim de her şey güllük gülistanlık olsun. İlişki bilirlerle o üç kadın neden birbirlerini tam anlamıyla bulamıyorlar. Bence tam da burası önemli.
Vapur da o üç kıymetli kadına dönüp benim ''sahnede oynanan bu iki kişilik oyunda ne kadar roller paylaşılırsa, ne kadar birlikte hareket edilirse o kadar iyi, o kadar şahane bir hayat olur'' diyesim gelmedi desem yalan oldu.
Ama demem diyemem. Çünkü herkesin kendi yolu var. O yolda ne oluyor ne bitiyor görüp anlayacak, keyif alacak, mutlu olacak olan insanın kendisidir. İstemeyen, mutsuz olan yeni bir yol mu tercih edecek, yoksa aynı yolda mı yürüyecek kendi bileceği bir şeydir. Başkası ne dese boş. Herkes kendi yolunu bulacak başka yolu yok.