2019 yılının sonların Çin’de başlayan ve ardından tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin tedarik zincirinde büyük sorunlara yol açtığını söyleyen Boris Volfman, "Pandemi etkilerinin yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığı 2022 yılı başlarında ise Ukrayna ve Rusya arasında başlayan savaş özellikle gıda alanında halihazırda var olan sorunun daha da derinleşmesine sebep oldu. Dünyanın tahıl rezervi olarak görülen bu iki ülkenin savaşması tahıl sevkiyatını sekteye uğrattı. Türkiye’nin diplomatik çabaları, Ukrayna ve Rusya’nın yapıcı tutumuyla Birleşmiş Milletler gözetiminde varılan anlaşmayla yakın zamanda bu soruna bir çözüm bulunsa da uzmanlara göre bu geçici bir çözüm. Kalıcı çözüm ise küresel sorunların çözülmesi ve planlı tarım politikalarının tüm dünyada uygulanması olarak gösteriliyor." ifadelerini kullandı.
Gıda fiyatlarındaki artış tüm dünyada tepki çekiyor
Sadece gelişmekte olan ülkelerde değil Batı Avrupa ve ABD gibi ülkelerin de yaşadığı gıda enflasyonu halkta tepkiye sebep oluyor. Pek çok ülke uzun yıllardır görmediği bir enflasyon ile karşı karşıya kalmış durumda. Yapısal çözümler üretilmezse bu durumun bir süre daha devam edeceği öngörülüyor. Özellikle tahıl ve ayçiçeği gibi temel gıda maddelerinde yaşanan enflasyon en çok tepki çeken durumların başında geliyor.
Türkiye tarımsal üretime daha çok önem vermek zorunda
Ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan gıda enflasyonuna dair değerlendirmelerde bulunan Boris Volfman, "2020 yılında başlayan ve etkisi 2022 yılı ortası itibariyle tüm dünyada hissettiren bir gıda enflasyonu ile karşı karşıyayız. Bu durumdan etkilenmeyen ülke neredeyse yok diyebiliriz. Her ülke imkanları, üretim kapasitesi ve mali durumu ölçüsünde bu enflasyondan payına düşeni alıyor. Bugün batılı ve gelişmiş ülkelerde dahi bu sorun günlük hayatta hissediliyor. Sadece ana akım medya kanalları değil sosyal mecralar takip edildiğinde bunu rahatlıkla görebiliyoruz." dedi.
Türkiye de gıda krizinden etkileniyor
Türkiye de tüm dünya gibi yaşanan bu krizden etkilendiğini belirten Boris Volfman, "Bunu görmek için market raflarına bakmak yeterli. Şu an için ürün bulamama gibi bir sorun yok fakat fiyat konusu halkı bugün geldiğimiz noktada oldukça zorluyor. Son iki yılda yaşanan bu süreç gösterdi ki Türkiye tarımsal üretime daha çok önem vermek zorundadır. Peki ülke olarak ne yapmalıyız? Öncelikle bir planlamaya ihtiyacımız var kim ne üretecek, hangi bölgede üretecek ne kadar üretecek bunu şeffaf bir şekilde bilmemiz görmemiz gerekir ki senelik olarak belirli ürünlerde yaşanan fiyat dalgalanmalarına maruz kalmayalım. Ardından verimi artıracak yöntemler geliştirmeliyiz. Bu da üniversitenin, devlet kurumlarının ve çiftçinin iş birliği neticesinde olur. Son olarak da tarımda profesyonelleşmeyi hızlandırmamız lazım. Küçük üreticiyi koruyalım fakat büyük ve modern yöntemler ile üretim yapmak isteyeni de destekleyelim. Bu söylediklerimden sakın ‘bir şey yapılmıyor’ anlamı çıkmasın. Elbette büyük bir özveriyle bu alanda çalışmalar yapılıyor ama biraz daha planlı ve programlı gitmeye ve projeleri geniş alanlara yaymaya ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
Boris Volfman, "Türkiye doğru bir tarımsal üretim programıyla kısa süre içerisinde gıda enflasyonunu yenebilecek bir ülke. Hem sahip odluğumuz topraklar hem de üretim gücümüz bunu bizlere gösteriyor. Eğer bu atılımlar yapılırsa kısa süre içerisinde market raflarına sonucunun yansıdığını hep birlikte görebiliriz. Aksi durum ise hepimiz için büyük bir sorun olacaktır. Özellikle temel gıda maddelerine ulaşımda yaşanacak sorunlar büyük kitleleri olumsuz yönde etkileyebilir.” dedi.