Merhaba sevgili Medya Ege okuyucuları!
Boşanma istatistiklerinde hergün biraz daha artış oluyor. Çok uzağa gitmeden 20-30sene öncesi ile kıyaslamak istiyorum. Boşanmak bu kadar çoğalmamıştı 90'lı yılların sonunda. Peki ailelerde sorunlar yok muydu? Çiftler bir biri ile çok mu uyumlu idi? Maddi ve manevi sıkıntılar olmuyor muydu? Şiddet gören kadınlar yok muydu? Herkes tok, karnı pek miydi? Tabi ki hayır!
Aile enstitüsü var olduktan bu yana yukarıda saydığımız tüm sorunlar da onunla beraber kuruldu. Problemli çiftler, uyumsuz insanlar, bir evin içinde yabancı gibi yaşayan karı kocalar hep var, olacaktır. Dünyanın düzeyi ne kadar değişse de, bir köşede istemeden evlendirilen kızlar, askerliğini bile yapmadan evlilik oyununa boyun eğen erkekler vardır illaki. Peki o zamanlar neden ayrılıklar bu kadar çok dallanıp budaklanmamıştı? Neden boşanma istatistikleri bu derecede çoğalmıyordu? Cevabını birlikte çözelim.
Yarı yüzyıl bile demiyorum, son 30 senede insanların düşünce tarzı, algılama yapısı çok değişti. Özellikle de kadınların. Kadın sesini çıkarmaya başladı, kadın kim olduğunun farkına vardı, kadın haksızlığa gözünü yummadı, kadın birey olduğunu anladı. Bu da hakkını talep eden, kendi ayakları üzerinde durmaya cesaret edinen kadınlar için boşanma fobisinin yıkılmasına neden oldu. Evet, önceleri kadınlar için boşanmak bir fobi idi. Bu fobi yıkılmadan önce sevilmeyen, saygı duyulmayan, şiddet gören, sadece seks ve doğurma makinesi olarak görülen kadın boşanmak isteğini içinde bastırıyordu. Biliyordu ki boşanırsa dışlanacak, ailesi bile kabul etmeyecek onu. Çocukları ile ortada kalacak. Maddi olarak kendini temin edemeyecek. Kusur tamamen erkekte de olsa çoğu zaman haksız görülen kadın oluyor. Bu toplumsal gerçek de kadının en önemli endişeleri arasındadır.
Geçen bu 30 yılda kadın kendini geliştirdi, kendini keşfetti. Bu fobiden kurtuldu. Bazen vazgeçmeyin aslında mutluluk, huzur getireceğini anladı. Onu sevmeyen, saymayan, insan yerine koymayan, aldatan, hor gören, köle sayan, kandıran, döven adamdan vazgeçmeyi öğrendi. Bağımlılıklarından kurtuldu kadın. Ve ayaklarını yere sağlam basmaya başladı. Toplumda, boşanmalar arttı yerine kadınlar bilinçlendi denilmesi gerekiyor bence. Kimseyi boşanmaya, yuvasını dağıtmaya seslemiyor, bunu alkışlamıyoruz. Ama kendini birey olarak bulan kadını, şiddete hiçbir bahane üretmeksizin boyun eğmeyen kadını, çalışarak yere sağlam adımlarla basan kadını, kendi hayatını kurtaran kadını, evlatlarını o mutsuz evlerden çıkarıp eksik ama huzurlu kişilerin olduğu bir yuva yapmayı başaran kadını ayakta alkışlıyoruz.
Artan boşanmalar çoğalan bilinçli kadınların, kendine değer biçen bireylerin, insan olduğunu ve haklarını talep etmeyi anlayan kadınların var oluşudur. Artan boşanmalar huzurlu annelerin mutlu çocuklar yetiştirmesidir. Artan boşanmalar mor gözlü kadınların eksilişidir. Artan boşanmalar akşam yemeklerinde oluşan kavgaların azalışıdır. Artan boşanmalar çalışan kadınların göstergesidir.
Kadınların bilinçlenmesinden korkmayın. Boşanma istatistiklerinden de korkmayın. Bu istatistikler kadınların hayat savaşıdır. Bu savaş elbet duracak. Ve o zaman bu toplumda sağlam ailelerin, huzurlu evlerin, mutlu çocukların sayı bugünkünden defalarca çok olacak.