İnsanlar ölmekten çok başkaları tarafından nasıl anılacağını düşünüyor. Ne kadar acı. Acaba insanlar hakkımda ne düşünür, ne söylerler? Hasta biri hakkında ne söylenir ki. Manevi hastalıktan değil, korona virüsden bahsediyorum.
Annem Azerbaycan'ın bir ilçesinde yaşayan emekli öğretmen. Telefonda konuşuyorduk, Türkiye'deki vaka sayısını falan sordu. İlçenin merkez hastanesi bizim evimize yakın, 500metre mesafede yerleşiyor. Annem, orada vakanın hızla arttığını söyledi. Ve ekledi ki, Covid-19 pandemi'sine yakalanan hastalar ilçe hastanesine değil de başka il hastanelerine gidiyorlar. Neden diye sordum. İnsanlardan saklamaya çalışıyorlar hasta olduklarını dedi.
Bir an kafamda şimşekler çaktı, duman çıktı gözümden resmen. Nasıl yani?
Böyle acımasız, ölüm riski yüksek bir hastalığa yakalanacaksın ve bunu nasıl atlatırım düşüncesine değil de, insanlardan nasıl saklarım düşüncesine odaklanıyorsun. Yakın hastaneyi bırakıp, kilometrelerce uzakta olan yere gidiyorsun. Önemli olan kimsenin bilmemesi. Sen hastasın yahu, bu neyin kafası? Her an ölebilirsin. Ölmenden geçtim, kaybettiğin zamanda taşıyıcı olduğun için başkalarının da hayatını riske atıyorsun.
İnsanlar tüm hayatı boyunca başkalarının ne düşünmesini düşünerek yaşıyor. Oysa insan hayatı kendine özgün, kendine aittir. Dışarıdan gelen düşünceler neden bizi bu kadar etkilesin ki?
Muhafazakarlık aslında kendi hayatını başkasına çaldırmaktır. Ben yaşayamıyorum, gel beni yönet ya da benim hayatımı sen yaşa demektir. Bazen şaşırmamaya çalışıyorum, ama olmuyor işte. Bu, düşüncemi herkesin beynine sokmak, onların da benim gibi düşünmesini sağlamak değil. Bu, normal olan yaşam şeklini ifade etmemdir. Bu insan böyle bir konuda bile başkalarının fikrini önemsiyor. Ölmek korkusunu bile alt etmiş bu fikir. Düşünebiliyor musunuz?
Küçük iken kız kardeşimle biz çok zayıf idik. Fiziksel görünümümüz öyle idi. Çocuğuz sonuçta. Bir komşu kadın vardı. Bir gün bana dedi ki, bir az kilo alman lazım. Çok zayıfsın, kardeşin de öyle. İnsanlar sizi hasta zannedecek. Annen baban üzülecek bu durumdan. O zaman çocuk aklımla anlam verememiştim bu konuşmaya. Büyüyünce anladım ki, insanlar, başkalarının ona hasta demesini, insanların gözünde hasta olması durumunu hastalıktan daha çok önemsiyor. Hastalığa bile muhafazakar münasebet gösteriyorlar. Aman kimse bilmesin, benim kızım hasta ya, evde kalır, kimse almaz. Aman kimse bilmesin, oğlumun hastalığı var, kimse kızını vermez düşüncesi nasıl iğrenç. İnsanlar dürüstlükten korkar olmuş, farkında mısınız?
Şimdi sakın dışarıda; durakta, parkta ve ya sokakta hapşurmayın, öksürmeyin. Bırakın hapşuruk beyninizi dağıtsın, öksürük boğazınızı yırtsın, ama sakın yapmayın. Adınız hastaya çıkar mazallah...