Bu mevsim de yakışmadı yüreğime
Kara bulutlar sızıyor pencere boşluklarından
Paslanmış balkon demirlerini dövüyor yağmur damlaları
Boğazıma kadar dolu bir lirik şiirin dizeleri ısıtıyor üşüyen gözlerimi ..
Gece parmaklarıni doluyor dalgalanmış saçlarıma
Mavi boncuklu bir çerçeveden fırlayıp geliyor çocukluğum
Baş ucumda..
Eski bir makasla kesiyor, yatağın kıyısına oturmuş ,ayakları yere değmeyen hâllerimi..
Sıkılmış bir güne evriliyor zaman
Ayaklarımın altından kayıyor ,başı önüne eğilmiş ,çırılçıplak bir toprak.
Ağzımda toplanıyor bütün renkler
Avuçlarıma doluyor bütün bir gökyüzü
Hepinizin üstüne kusuyorum mevsimleri
Biraz bahar biraz kış
Biraz fırtına biraz güneş
Biraz eylül biraz ağustos..
Çıkarıyorum içimdeki bütün yarım kalmış aşkları , çünkü gözlerime uzun yağan yağmurlar yakışıyor diyorum..
Ve
Gece , yine zamanın yaralarını sağaltıyor .
Gölgesi duvara vuran yüreğimin bağları çözülüyor ..
Devriliyor ansızın mavi boncuklu çocukluğum
Yastığımin altına sıkışmış siyah beyaz fotoğraflara bu kez ben kaçıyorum
Kendi sesimi okşuyorum küçük telaşlarımla...
Bir başımalığıma bir kervan arıyorum..
Sonra diyorum ki
Kimselerin seni iplediği yok zaten
Bu mevsim de yakışmadı yüreğine...
Bu mevsimi de yurtsuzluğunu da sakla göz çukurlarında
Sesim içime kaçıyor yorgunum ..
Hayat da beni önüne katıp götürüyor , götürürken de saçlarım tellerine takılıyor..